Tapu iptali ve tescili davasında mahkemece davalı ile borçlu arasındaki ilişkiye değer verilerek karar verildiği ve bunun sonrasında tarafların tekrar bir araya gelerek ikinci sözleşmeyi yaptığı görüldüğünden, davalının takibinin dayanağının yargı önünde kabul gören ilk sözleşmede belirlenen bedelin uyarlanması amacıyla yapılan ikinci sözleşmeye dayandığı ve yapılan takibinde davacının takibinden önce olduğu hususları birlikte değerlendirilerek davalı alacağının muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati hacize dayalı takibin, borçlunun itirazından sonra açılan itirazın iptali davasındın kabul edildiği tarihte kesin hacize dönüşmüş olacağı- Halk Bankasının alacağının "kamu alacağı" statüsünde olmadığı-
Araç rehin sözleşmeleri TMK. mad. 940/2 uyarınca teslimi mezrut rehinlerden olmadığından, noterde yapılan sözleşme ile rehin usulüne uygun olarak kurulacağı ve hüküm ifade edeceği- Rehin şerhinin sicile işlenmemesinin rehnin sıhhatine tesir etmeyeceği-. Somut olayda şikayet edilen lehine bedeli paylaşıma konu araç üzerinde rehin işlemi tesis edildiğine göre bu tarihe değer verilerek sonuca gidilmesi, bu tarih şikayetçinin haczinden önce olduğuna göre şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Sıra cetveline itiraz davalarında taraflar arasında her zaman düzenlenebilecek bono alacağın varlığını başlı başına ispatlamaya yetmeyeceği, bu davalarda alacağın varlığını ispat davalıya düştüğü ve bu nedenle davalı alacağının gerçek bir ilişkiye dayandığını ispat etmek zorunda olduğu- Davalının alacağını her hangi bir hukuki ilişkiye dayandıramadığı, asıl ve birleşen davada davacıların alacaklı olduğu belgelerin davalının alacaklı olduğu belgelerden sonraya ait olmasının bu kapsamda öneminin olmadığı, davalının alacağının varlığını ispat edemediği anlaşıldığından asıl ve birleşen davaların kabulüne ve davalıya ayrılan payın garameten asıl ve birleşen davada davacılara ödenmesine karar verilmesi gerektiği-
Davacının, bedeli paylaşıma konu araç üzerindeki rehin kapsamına, şikayetçinin icra dosyasının da dahil olduğu, bu nedenle sıra cetvelinin iptaline yönelik istemin, alacağın doğumuna ve esasına yönelik olmayıp rehnin kapsamına yönelik olduğu ve bu tür bir iddianın çözüm yerinin genel mahkeme değil icra hukuk mahkemesi olduğu-
Şikayetçinin icra dosyasında taşınmazlara 22.12.2008 tarihinde haciz konulduğu, 2 yıl olan satış isteme süresinde 13.10.2010 tarihinde, İİK'nın 121. maddesi gereğince verilen yetki üzerine ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, bu işlemler süresince 22.12.2008 tarihinde konulan haciz için satış isteme süresi duracağından bu dosyanın haciz tarihinin 22.12.2008 olduğunun kabulü gerektiği-
İcra müdürlüğü tarafından düzenlenen "yediemin parasının ödenip başkaca para kalmadığına" ilişkin karar "sıra cetveli" mahiyetinde olduğundan, davacının itirazı anılan kararda yapılan hesaplamaya ilişkin olup sıra cetveline şikayet mahiyetinde olduğu ve şikayet yolu ile icra hukuk mahkemesinde ileri sürülebileceği-
İİK'nın 101. maddesi uyarınca hacze takipsiz iştirak koşullarını taşıyan şikayetçinin İİK'nın 206/4-C maddesi uyarınca, son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan nafaka alacağı rüçhanlı olacağından (İİK m. 140/3), şikayetçinin nafaka alacağına münhasır olmak üzere iştirak edilen alacağın haciz tarihinden geriye 1 yıllık kısmının (davada geçen süre hariç) rüçhanlı olacağı-
"İflas kararının bozulması ile ortada sıra cetveli olmadığından sıra cetveline itiraz davasının konusuz kaldığı" kabul edilmişse de,  davalı hakkında verilen iflas kararının bozulduğu ve iflas davasının derdest olduğu anlaşıldığından, derdest davanın bekletici mesele yapılması gerektiği-
İcra Mahkemesinde, Adalet Bakanlığı'na Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ uyarınca sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin anılan tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-