Satış tutarının, bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi halinde sıra cetveli düzenleneceği- Maaş üzerinde birden fazla haciz bulunması halinde bunlar İcra Müdürlüğünce sıraya konur ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceği, açıklanan bu durum karşısında İcra Müdürlüğü'nce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine şirketin bu madde hükmü uyarınca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği-
Bireysel ihtiyaç kredisi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredi sözleşmesinde, rehne konu aracın, borçlunun bankadan kullandığı diğer kredilerin de teminatı olduğu yönündeki bir kaydın yazılmamış sayılması gerektiği, Tüketici Kanunu'nun amacı olan tüketicinin korunması önceliğinden hareketle bireysel ihtiyaç kredisinin teminatı dışında taşıt rehin sözleşmesinde yer alan buna benzer hükümlerin "haksız şart" olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu durumda sıra cetveline itiraz davasına bakan mahkemece, "bedeli paylaşıma konu araç üzerine konulan taşıt rehin bedeli dışında borçlunun bankadan kullandığı diğer kredilerin de rehin kapsamında olduğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazın tapu kaydına haciz koyduran alacaklının İİK’nın 106. maddesinde öngörülen iki sene içerisinde icra mahkemesinden yetki belgesi alıp, ortaklığın giderilmesi davası açtığı, süresinde satış talebinde bulunarak satış avansını da yatırdığından sıra cetveline şikayetin reddi gerektiği-
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, şikayetçi tarafça borçlu aleyhine yürütülen kambiyo senedine özgü ilamsız icra takiplerinde ödeme emrinin borçluya 28.11.2011 ve 29.11.2011 tarihlerinde tebliğ edildiği, İİK'nın 264/5. maddesine göre, borçlunun ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra 5 günlük itiraz süresi içerisinde borca ve sair nedenle itiraz etmemesi ile takiplerin kesinleştiği, ancak, İİK'nın 264. maddesinde belirtildiği üzere, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde ihtiyati haczin 10 günlük ödeme süresinin dolması ile kesin hacze dönüştüğü, icra müdürlüğünün dosyasında hazırlanan 10.12.2012 tarihli sıra cetvelinin derece kararı itibari ile doğru olduğu-
Davanın, sıra cetveline itiraz istemine ilişkin olduğu, alacağın muvazaalı olduğu iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında alacaklının davalı alacağının varlığını ispat etmek durumunda olduğu, somut olayda; davalının alacağının taraflar arasında her zaman düzenlenmesi mümkün bonoya bağlı olduğunu, bununda asıl borçlu ile aralarında yapılan gayrimenkul alım-satımına teminat olarak verildiğini, bononun karşılığının ise elden verildiğini iddia etmekte, ancak başkaca bir ispat vasıtası ileri sürmediği, davalı alacağının gerçek olduğunu ispat ettiğinin kabul edilmesi düşünülemeyeceğinden, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 142/3. maddesi uyarınca sıra cetveline yapılan itiraz, alacağın esas veya miktarına ilişkin ise genel mahkemede, yalnız sıraya dair ise şikayet yolu ile icra mahkemesinde ileri sürülebileceği, sıra cetveline itiraz sıra ile birlikte alacağın esas veya miktarına da yönelikse bu durumda İİK'nın 142/1. maddesi uyarınca, sıra cetveline karşı genel mahkemelerde dava açılması gerektiği göz önünde bulundurulması ve işin esası incelenmesi gerekeceği-
Borçluya ait mahcuz satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itiraz, alacağın esas ve miktarına ya da bununla birlikte sıraya yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK’nın m.142/1), itirazın sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla icra mahkemesinde (İİK’nın m. 142/son) ileri sürülmesi gerekeceği- Şikayetçinin iddialarının hiçbirinin, şikayet edilen alacağının esasına ilişkin olmadığı, şikayet mahiyetinde olan bu talebin İİK'nın142/son maddesi hükmüne göre İcra Mahkemelerinde çözümlenmesi gerekeceği, bu durumda mahkemece, somut uyuşmazlığın sıra cetvelinde sıraya şikayet olduğu gözetilip uyuşmazlığın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevi kapsamında kaldığının kabulünün doğru olmadığı-
Şikayet olunanın, sıra cetvelindeki alacaklı olduğu dosyadaki haciz tarihi 12.03.2001 olup, bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerinde 26.10.2001 tarihinde satış talep edildiği, 22.06.2004 tarihinde satış avansının yatırıldığının icra dosyasından anlaşıldığı, kıymet takdirinin iptaline ilişkin açılan davanın, satış avansının yatırılmasına engel olmadığı gibi, süreyi de dondurmayacağı, bu nedenle, satış talebinin avansın yatırıldığı tarihte yapılmış kabul edilmesi gerekeceği- İcra Müdürlüğünce, satış talebinin 22.06.2004 tarihinde yapıldığının kabulü ile sıra cetvelinin düzenlenmesi gerekirken, şikayetin reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetvelinde şikayet olunana ait yedieminlikten kaynaklanan alacağın İİK'nın 138. maddesi kapsamında öncelik taşıdığı için mahcuz aracın satışından elde edilen tüm bedelin şikayet olunana verilmesi cihetine gidilmişse de ihale tarihinde geçerli Adalet Bakanlığı'na Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ'in 3. maddesinde mahcuz aracın günlük muhafaza ücretinin belirlendiği, 4. maddesinde ise alınacak bedelin azami haddinin tespit edildiği, icra mahkemesinde anılan tebliğ uyarınca sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin anılan tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Somut uyuşmazlıkta davacı vekilinin sunmuş olduğu mazeret dilekçesi hakkında karar verilmeden, davacı vekilinin bulunmadığı 10.09.2015 tarihli celsede hüküm verilmişse de HMK. mad.184-186'da açıklanan hususlara uyulmadan hüküm kurulmasının, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu, mahkemece, bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-