Mahkemece, şikâyetçinin alacaklı olduğu dosyadan konulan ihtiyati haczin itiraz süresi sonunda... günü, şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyadan konulan ihtiyati haczin ise aynı sürenin geçmesi ile... kesin hacze dönüştüğü, şikayet olunanın ilk hacze iştirak hakkının da bulunmadığı gerekçesiyle ve şikayetçinin talebi de göz önünde tutularak, garameten paylaşım yapılmak üzere sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 13.12.2010 tarih ve 9817 E, 14114 K sayılı ilamı uyarınca, ipotek alacağını temlik almak suretiyle alacaklı konumuna geçen kefilin, asıl borçlu hakkında yürüttüğü icra takibinde, asıl borçludan ancak 'yasal faiz' isteyebileceği, asıl alacaklı bankanın kredi sözleşmesine dayanarak, kredi borçlusundan isteyebileceği 'kredi (temmerit) faizi' oranından yararlanamayacağı-
Malın üçüncü kişinin elinde bulunması halinde istihkak davası açma yükümlülüğünün İİK. mad. 99 uyarınca üçüncü kişiye ait olduğu ve bu şekilde açılan istihkak davasının kabulü halinde temyizin icra takibine etkisi bakımından İİK. mad. 97/14 hükmü değil, ‘temyizin satıştan başka icra muamelelerini durdurmayacağına’ ilişkin İİK. mad. 364/3. hükmünün uygulanması gerektiği, istihkak davasının kabulüne ilişkin karar kesinleşmedikçe alacaklının hacizli malın satışını talep edemeyeceği, İİK. mad. 99. hükmünde 97/14. maddesi hükmünde olduğu gibi 36. maddeye atıfta bulunulmamış olduğu, İİK. mad. 36'da öngörülen prosedüre gerek olmaksızın istihkak davasının kabulüne ilişkin kararın temyizi halinde satışın İİK. mad. 364/3 uyarınca kendiliğinden durması gerekeceği, öte yandan, icra mahkemesince takibin devamı veya ertelenmesi hakkında bir karar verilmesine gerek olmaksızın üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunmasının kendiliğinden takibin durması sonucunu doğuracağı, bu sonucun ise icra mahkemesinin davanın kabulüne karar vermesi ile değil ancak kararın kesinleşmesi ile ortadan kalkabileceği, başka bir deyişle, mal üzerine konulmuş olan haczin haklı olduğu, ancak istihkak davası sonucu verilen kararın kesinleşmesi üzerine anlaşılabileceği, dolayısıyla istihkak davasının kabulü ile temyiz eden üçüncü kişinin haczedilen malın satışını durdurmak için İİK'nın 36. maddesine göre teminat göstererek Yargıtay'dan icranın durdurulması kararı getirmesine gerek bulunmadığı-
Şikâyetin, sıra cetvelinde sıraya ilişkin olduğu, mahkemece dosya aslı getirtilerek, şikâyet ve savunma doğrultusunda karar verilmesi gerekirken; icra müdürlüğünce gönderilen fotokopiler ile yetinilerek hüküm kurulmasının, hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Tasarrufun iptali davası içinde tasarrufa konu taşınmazlar üzerine konulan ihtiyati haczin İİK.’nun 257. maddesinde düzenlenen hacizden farklı olduğu, ihtiyati haczin, tasarrufun iptali kararı ile kesin hacze dönüşeceği- Şikayet olunan banka alacağının doğumunun ve takip tarihinin şikayet eden bankadan önce olduğu, şikayet olunan banka lehine 31.08. 2010 tarihinde ihtiyati haciz uygulandığı, tasarrufun iptaline ilişkin kararın ise 02.11.2011 tarihinde verildiği ve bu tarihte kesinleştiği, şikayetçi bankanın ihtiyati haczinin ise 01.12.2011 tarihli, tasarrufun iptaline dair karar ile kesinleşmesinin 08.05.2012 tarihli olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davalı alacağının muvazaaya dayandığı iddiasıyla açılan sıra cetveline itiraz davalarında sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya isabet eden paydan öncelikle davacı alacağının ödenmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece, borçlu şikâyet olunanın takiplere konu çeklerden dolayı borçlu olmadığına dair Ticaret Mahkemesi’nde açtığı davalar lehine sonuçlanmış olup davanın kesinleştiği, bu durumda şikâyetçi şirketlerin alacaklı sıfatları kalmadığından şikâyetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-
İİK’nun 142/1. maddesinde geçen alakadarlar ifadesinin, kural olarak borçluyu değil, davacı alacaklıdan sıra itibariyle önce olan alacaklıları ifade edeceği-
Sıra cetvelindeki alacağa yönelik davalarda taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin maktu tarife üzerinden hesaplanması ve aleyhine hüküm kurulanın maktu harçtan sorumlu tutulması gerekirken, her iki yargılama giderinin maktu tarifeye göre belirlenmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; şikâyetçi şirket tarafından kendi takip dosyalarında süresinde satış talep edilmemesi nedeniyle kendi eylemi ile haczin düşmesine sebebiyet verildiği, 6183 sayılı kanun gereğince kurum haczinin kamu alacağına ilişkin olması nedeniyle devam ettiği, takip borçlusunun şirket hisse oranının %95 olduğu, hisse âdeti 1000 olan şirkette 950 hisseye sahip olduğu şirket yetkilisinin borcun tamamından mesul olduğu gibi hisse oranı dikkate alındığında yapılan ödemenin bu oran dâhilinde kaldığı, sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun düzenlendiği gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-