Sıra cetveline itiraz davasının, cetvel suretinin ilgililere tebliğinden itibaren yedi gün içinde açılacağı-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, şikâyetçi kooperatifin alacağını tahsil ettiği gerekçesiyle bu şikâyetçi yönünden konusuz kalan şikâyetin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şikâyetçi Vergi Dairesinin şirket ortağına müracaat için şirkete karşı 6183 sayılı Yasa’nın 10,35 ve mükerrer 35 maddeleri ve Vergi Usul Kanunu’nun 10. madde hükümlerince usulüne uygun bir kamu haczi olmadığı, ilk hacze iştirak edemeyeceği gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-(NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)
Sıra cetvelinin düzenlenebilmesi için satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesinin gerekeceği-
İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacakların muaccel hale geleceği ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masraflarının da asıl alacağa eklenerek masaya yazılacağı, asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bunun ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödeneceği, kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinileceği, alacağın ödenmesinin ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşeceği ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceğinin ancak bu aşamada anlaşılabileceği-
Mahkemenin ihtiyati haciz kararına süresinde itiraz edilmediği, araçların satılmasından sonra düzenlenen önceki sıra cetvelinin tebliğine rağmen de itiraz edilmediğinden ihtiyati haciz kararının kesinleştiğinden sıra cetveline yönelik şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tüm dosya kapsamı ve yasal düzenlemeler karşısında aslında garameten paylaştırma gidilecek bir durumun olmadığı, satış bedelinden artan miktarın tamamının davalı borçlunun 17.447,20 TL tutarında kişisel vergi borcunu karşılamaması ve davacı alacaklının haczin davalı Mal Müdürlüğü'nün bu haczinden sonra gelmesi nedeniyle Ulukışla Mal Müdürlüğü'ne ödenmesi gerektiği, ancak sıra cetvelinde 1918 sayılı haciz miktarının yanlış yazıldığı, İcra Müdürlüğü'nün hatalı olarak garameten paylaştırma yaptığı ve davacıya ödeme yapılmasına karar verildiği, ancak bu karara diğer bir alacaklı tarafından itiraz edilmediği, davacı alacaklının 12.02.2007 tarihinde yenilediği haczin eski haczin devamı olamayacağı, yeni bir haciz olduğu, bu arada da amme alacağı yönünden haciz konulduğu, davacının bu hacze iştirak edemeyeği bu yüzden de şikayetinin yerinde olmadığı-
Üçüncü kişinin elindeki bir paranın İİK’nun 89. maddesine göre değil de, taşınır hacizlerine ilişkin 88. maddesine göre haczedilmesinde, tıpkı taşınırlarda olduğu gibi, paranın somut olarak üçüncü kişi elinde mevcut olması gerekeceği- Henüz mevcut olmayan bir paranın taşınır hükümlerine göre haczine yasal olanak bulunmadığı- Borçlu emekli ikramiyesine henüz hak kazanmadan İİK'nın 88. maddesi anlamında müzekkere ile ileride doğacak emekli ikramiyesine haciz konulmasının yasaya uygun bir haciz olmadığı bu nedenle sıra cetvelinde yer alması mümkün olmayan şikayetçinin şikayetinin, hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesi gerektiği-
Şikayetçi vekili, "alacaklılardan bankanın alacağının tasarrufun iptali davasında verilen ihtiyati hacze dayandığını, bu davada verilen ihtiyati tedbir niteliğindeki ihtiyati haczin kendi kesin hacizlerinden sonra olduğunu, müvekkilinin hazcinin ayrıca diğer alacaklının da haczinden önce olduğunu" ileri sürerek "sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini" istemiş olup, "haciz ve takiplerin kesinleşme tarihlerine göre, sıra cetvelinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali davasını açan alacaklıya karşı sonradan lehine ipotek tesis edilen alacaklılar ve haciz uygulayan alacaklıların iptal edilmiş tasarruf oranında davayı kazanmış alacaklıya karşı önceliği bulunmadığı-
Takibi açan, haczi uygulayan ve satışı gerçekleştiren alacaklı durumundaki SGK olduğundan, satış için ayrıca belli sürede istek aranmasına gerek olmadığı-