Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında, davalı alacaklının, borçludan gerçek bir alacağı olduğunu birbirini doğrulayan belgelerle ispatlamasının gerekeceği-
Sıra cetveline itiraz davalarında, davanın kabulü halinde tespit değil, eda hükmünün kurulmasının gerekeceği-
Somut olayda, mahkeme kararında herhangi bir gerekçe bulunmayıp, bilirkişi raporuna atıfla yetinilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
İcra mahkemesinde yapılan, alacak miktarında itirazında görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğu-
Sıra cetvelinde yer alan alacaklının alacağının zamanaşımına uğradığı iddiasını ileri sürerek, cetvelde davalıya pay ayrılmaması gerektiğine yönelik itirazlara ancak borçlunun dayanabileceği, üçüncü kişi konumundaki şikayetçinin bu itirazları ileri süremeyeceğinin gözetilmesinin gerekeceği, bu ilkeyi icra mahkemesinin de nazara alarak, bu yöndeki şikayeti reddedebileceği-
Mahkemece, davacının iflas masasına alacak kaydı için başvuru sırasında tebliğ pulu vermediği, sıra cetveline karşı dava açmak için 15 günlük sürenin dolduğu-
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 165 ve 166/2. maddelerine göre rüçhan hakkının avukatın hangi ücret alacağı için söz konusu olduğu, sınırlı bir biçimde belirtilmiş olup, şikâyetçinin icra müdürlüğündeki takip dosyasına konu ücret alacağı ise Avukatlık Kanunu’nun 166/2. maddesi kapsamı dışında kaldığı, mahkemece bu gerekçe ile reddedilmesi gereken şikâyetin reddine farklı gerekçe ile varılması doğru değilse de sonucu itibarıyla doğru olan hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasının gerekeceği-
Mahkemece, ilk haczin şikâyetçilerin dosyasından konulduğu, haczedilen ve satışı yapılan üç malın aynı olduğu, şikayet olunan diğer şirketin haczinin daha sonraki tarihli olduğu ve hacze iştirak koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen dosyalarda şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıda olup, davalının alacağının varlığını ve miktarını takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun belgelerle ispatlamasının gerekeceği-
Somut olaydaki gibi ayni hakları konu alan hukuki ilişkilerde resmi senette yazılı irade açıklamalarının taraflar dışında, üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebileceğinden, mümkün olduğunca yoruma kapalı, net ve ispata elverişli olması ve metnin yorumlanması gerektiğinde de bu ilkelerin göz önünde tutulması gerekeceği, tarafların irade etmediği ve resmi senede geçirilmeyen hususların, yorum yolu ile teminat kapsamına alınması, yukarıdan beri anlatılan hukuki olgularla bağdaşmayacağı-