Vadenin gelmesiyle borcun muaccel olacağı, ancak borçlunun temerrüdünün ibrazla başlayacağı - Alacaklının şahsında tereddüt hasıl olması halinde, borçlunun bono bedelini tevdi ile borcundan kurtulacağı—
Takip konusu bono’nun, taraflar arasındaki iki tarafa borç yükleyen sözleşme (protokol) uyarınca «teminat senedi» olarak düzenlenmiş olduğunun anlaşılması halinde, bononun «mücerret borç ikrarı»nı içeren bir senet olmaktan çıkacağı ve «bono» niteliğini kaybedeceği (kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe konu olamayacağı)—
Takip talebinde alacaklının adresinin yazılmasının zorunlu olduğu, ancak alacaklı vekilinin ibraz etmiş olduğu vekaletnamede alacaklı aslının adresinin bulunması halinde, takip talebinin adres yokluğu nedeniyle iptal edilemeyeceği-
TTK. 598 (şimdi; Yeni TTK. mad. 686) ve 720 (şimdi; Yeni TTK. mad. 808) hükümlerinin tedavülü (dolaşımı) sona ermiş senetler hakkında uygulanamayacağı, tedavülden sonraki ciroların «alacağın temliki» sonuçlarını doğuracağı (TTK. 602; şimdi; Yeni TTK. mad. 690 ve 750; (şimdi; Yeni TTK. mad. 839) tedavülü sona erip, ibraz edilmiş ve muhtelif cirolar görmüş senetlerde, cirantalar atlanmak suretiyle istenen müracaat borçlularına başvurularak senet bedelinin tahsili ile senedin iadesinin mümkün olduğu, bu durumda ayrıca yeniden ciro imzasına gerek bulunmadığı (ciro silsilesi içerisinde imzası bulunan ve senedi elinde bulunduran müracaat borçlusunun «cirantanın» -senet kendisine ayrıca ciro «geriye ciro», «dönüş cirosu» edilmemiş dahi olsa- yetkili hâmil sayılacağı)— Ancak vadesi veya ibraz günü gelmemiş başka bir deyişle ciro olanağı bulunan senetlerde, cirantalar atlanmış ise, bu durumda bu kişinin «yetkili hâmil» sayılmayacağı—
Düzenleme yeri yazılı olmayan senette yer alan «uyuşmazlık halinde mahkemeleri yetkilidir.» şeklindeki kayıtta adı geçen yerin «keşide yeri» olarak kabul edilemeyeceği—
TTK. 642 (şimdi; Yeni TTK. mad. 730) uyarınca «ödememe protestosu»nun belirli süre içinde keşide edilmesinin, hamilin sorumlularına müracaatı için yeterli olduğu, ayrıca bunun tebliğ edilmemiş olmasının müracaat hakkının yitirilmesine neden olmayacağı—
Çek nedeniyle «asıl borçlu -keşideci-» yanında, «ciranta»lar ve «bunlara aval verenler»in hamile karşı müteselsil sıfatıyla sorumlu oldukları—
Ölü kişi hakkında -4.5.1978 T. ve 4/5 sayılı İçt. Bir. K. gereğince- icra takibi yapılamayacağı ve mirasbırakan-borçlu hakkında yapılmış olan takibin aynı dosyadan mirasçılara teşmili suretiyle de sürdürülemeyeceği—
Çek, görüldüğünde ödeneceğinden, keşide tarihinden önceki bir tarihte çekin bankaya ibraz edilmiş olmasının çek niteliğini olumsuz yönde etkilemeyeceği—
Ölü kişi hakkında takip yapılamayacağı gibi, bu şekilde başlatılan bir takibin mirasçılara da yöneltilemeyeceği– (Not: 6100 sayılı yeni HMK’ nun 124/4 maddesindeki “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” şeklindeki yeni düzenleme nedeniyle, bu kararlar önemini yitirmiştir…