İİK. 58/II-3 hükmü kamu düzeni ile ilgili emredici bir hüküm olduğundan, takibin -takip talebi ve ödeme emrinde takip konusu yabancı para alacağının Türk parası karşılığı gösterilmeden- «yabancı para» olarak kesinleşmesi halinde infaz kabiliyeti olmayacağı ve icra mahkemesince doğrudan doğruya(veya «süresiz şikayet» yoluyla yapılacak başvuru üzerine «takibin iptaline» karar verilmesi gerekeceği–
Yabancı para alacaklarının tahsiline ilişkin takiplerde; alacaklının takip konusu yabancı para alacağının dilerse «takip günündeki rayice göre» dilerse «fiili ödeme günündeki rayice göre» Türk parası karşılığının tahsilini -takip talebinde- isteyebileceği (bu konuda tercih hakkına sahip olduğu)—
Tanzim tarihinin; yıl, ay ve gün olarak gösterilmesi gerektiği—
Borçlunun, takip talebindeki «vâde tarihinden itibaren işleyecek -% 40, % 80 gibi- faize itiraz etmemiş olması halinde», takibin «faiz oranı»na ilişkin kısmının tamamının kesinleşmiş olmayacağı, alacaklının sadece «vade tarihinden takip tarihine kadar itirazsız kesinleşen işlemiş faizi» borçludan tahsil edebileceği, işleyecek faizin, TC. Merkez Bankasının kısa vâdeli krediler için uyguladığı «avans faiz oranı»na göre borçludan talep edilebileceği—
Faize faiz yürütülmeyeceğinden; alacaklının temerrüt faizi olarak belirttiği miktarı; asıl alacağa ekledikten sonra ayrıca temerrüt faizi isteyemeyeceği—
İİK. 58/II-3 hükmü kamu düzeni ile ilgili emredici bir hüküm olduğundan, takibin -takip talebi ve ödeme emrinde takip konusu yabancı para alacağının Türk parası karşılığı gösterilmeden- «yabancı para» olarak kesinleşmesi halinde infaz kabiliyeti olmayacağı ve icra mahkemesince doğrudan doğruya (veya «süresiz şikayet» yoluyla yapılacak başvuru üzerine «takibin iptaline» karar verilmesi gerekeceği-
Vade tarihi taşımayan yabancı para alacağı içeren bonoya dayalı takiplerde borçlu ibraz (takip) tarihinde temerrüde düşmüş sayılacağından, alacaklının «takip tarihindeki kur» üzerinden talepte bulunabileceği—
Düzenleme yeri yazılı olmayan senette yer alan «uyuşmazlık halinde mahkemeleri yetkilidir.» şeklindeki kayıtta adı geçen yerin «keşide yeri» olarak kabul edilemeyeceği—
Lehtarın unvanının yasal bir kararla değişmiş olması halinde, yeni unvanlı lehtara ayrıca senedin ciro edilmesine gerek bulunmadığı—