Davaya konu taşınmazın satın alındığı tarihten satıldığı tarihe kadar geçici süre de olsa aile konutu olarak kullanıldığının ispat edilemediği, bu nedenle tapu iptali tescil ve aile konutu şerhi talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bir fiilin hem sözleşmeye aykırılık hem de haksız fiil teşkil ettiği durumda sözleşmeden doğan dava hakkının haksız fiilden doğan dava hakkı ile yarıştığı kabul edileceği, Bu itibarla; haksız fiil ve sözleşmeye aykırılık olarak nitelendirilebilecek somut olay tek bir talep doğurur, çünkü zarar görenin tek bir hakkının çiğnendiği, doğan talep de tek olduğuna göre taleplerin birleşmesinden söz edilemeyeceği, buna karşılık somut olayda tek talep doğmasına rağmen çeşitli kanun hükümlerinin olguları gerçekleştiğinden, taraflar arasında bağlayıcı bir sözleşme var ise sorun bu sözleşmeye ilişkin kaidelere göre sonuçlandırılacağı, taraflar arasında bağlayıcı sözleşme yok ise sorun haksız fiile ilişkin kurallara göre çözümleneceği -Ayrıca MK mad. 2’deki dürüstlük kuralı gereğince asıl edim yükümüne eklenen çeşitli yan edim yükümleri de sözleşmeye aykırılığın saptanmasında özellikle dikkate alınması gerektiği-
Kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak MK mad. 713/1 gereğince açılan iptal ve tescil isteğine ilişkin davada;mahkemece, gösterdiği ret gerekçesi dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerle doğrulanmadığı, dava konusu taşınmazların ortak miras bırakan M....’ten kaldığı hususunda duraksama söz konusu olmadığına göre tüm mirasçıların katılımıyla yöntemine uygun bir biçimde yazılı veya sözlü bir paylaşımın yapılmaması halinde yöntemine uygun bir paylaşımdan söz edilebileceği, bir veya birkaç mirasçının bir araya gelerek bir veya birkaç taşınmazı kendi aralarında eylemli olarak bölüştürmelerinin taksim olgusunun yapıldığına karine teşkil etmeyeceği,somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Tüm mirasçıların katılımıyla terekeye dahil bir veya birkaç taşınmazın ya da tamamının mirasçılar arasında taksim edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi belgeye rastlanılmadığı-Şu halde, dava konusu taşınmazların tamamı ortak miras bırakandan kaldığına, dava, mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğuna göre davacının miras bırakanın veraset belgesindeki payı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Tapu iptali ve tescil davalarının kayıt malikine karşı açılması gerekeceği-
Taraflar arasındaki alacak davası-
Taraflar arasındaki ihraç kararının iptali davası-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı-
Ceza mahkemesince verilecek karar, kooperatif üyeliğinin tespiti davasının sonucunu etkileyebileceğinden, ceza davasının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davacıya ait dava konusu taşınmaz ve yanlış temelin bir kısmının üstünde kaldığı iddia edilen diğer taşınmazın tapu kayıtları getirtilip, taşınmazın en geç tapu tescil tarihinde davacıya tahsis edilmiş olduğu hususu da gözönünde bulundurularak, taşınmazın bulunduğu bölgedeki imar durumu, ilgili Belediye Başkanlığı'ndan sorulup davacının adına tahsis edilip teslim edilen taşınmazdaki temelin yanlış yere atılmış olduğu hususunu hangi tarihte öğrenebileceği üzerinde durulması, tapu tescil tarihi ile tespit tarihi arasında geçen yaklaşık 18 yıllık süre dikkate alındığında arsayı bu şekliyle kabul etmek suretiyle benimsemiş sayılması gerekip gerekmediği, yani davacının talebinin TMK. 2'ye uygun olup olmadığının yeterince tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki alacak davası-