Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan davalarda zamanaşımı ve hak düşürücü süre söz konusu değil ise de; mirasbırakanın öldüğü 1991 yılından davanın açıldığı tarihe kadarki süre boyunca dava açılmamasının Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmüyle bağdaşmadığı, çekişmeye konu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verileceği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulup, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanıp, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın T.M.K'nın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-
Davalı vekili, asıl borçlunun satın aldığı otobüs üzerinde davacı banka lehine 461.500 TL. değerinde rehin tesis edildiğini, ancak bu otobüs üzerindeki rehin şerhinin davacı banka tarafından kaldırıldığını, müvekkilinin BK mad. 500 gereğince kefil sıfatıyla imzaladığı sözleşmeden dolayı sorumluluğunun bulunmadığını, alacaklının var olan teminatlardan vazgeçmemek ve bunların değerlerini azaltıcı işlemlerde bulunmamaları gerektiğini, bu nedenle de kefil olduğu borçtan kurtulduğunu ileri sürerek davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istediği-
Kooperatifin ihyasına ilişkin davada, hiçbir neden ve açıklama gösterilmeden, bir kanıt sunulmadan, soyut, içi boş nedenlere dayalı ya da terkinden uzunca bir süre geçtikten sonra, kötüniyetle, salt kooperatifi zarara uğratmak amacıyla ihya isteminde hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerekeceği, ihya davasının, gerçek amacına uygun, inandırıcı nedenlere ve delillere dayalı olarak açılması gerektiği, bunun sınırının da TMK. 2'de yer alan dürüstlük kuralları ile çizileceği- Davacı tarafından hizmet süresinin tespiti istemiyle daha önce açılmış olan davanın kesinleşmesi için verilen mahkeme kararının davalı kooperatife tebliği zorunlu olduğundan ihya isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Sigorta poliçesinin yenilenmesi gereken tarih itibariyle, söz konusu Yönetmelik hükümleri yürürlüğe girmiş olup daini mürtehin sıfatına sahip, kredi veren kuruluş ve aynı zamanda sigorta şirketinin acentesi olan davalı Bankanın, 09.07.2011 tarihinde sona eren davacıya ait konutun sigortasının yenilenmesi için en azından muhatabına bildirimde yapmak suretiyle kredi borçlusunu konu ile ilgili bilgilendirmesi, asgari özen yükümlülüğünün bir sonucu olduğu gibi, M.K'nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarının da bir gereği olup, bankanın sigortanın yenileneceği ve yenilemenin banka tarafından yerine getirileceği konusunda davacıya bir güven verdiğini kabul etmek gerekip; sigortanın yenilenip yenilenmediğinin takibinin de kredi borçlusu tarafından yapılması gerekeceğinden, uyuşmazlık konusu olan “2011 yılı itibariyle sigortanın yenilenmemesi” ve bu nedenle davacının uğradığı zararlar nedeniyle tarafların müterafık kusurlu olduklarının kabulünün gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin davada, yapılacak olan binada bir daire alacak olan davacının ortak alanlardan yararlanma hakkı bulunduğu halde yüklenicinin, arsa sahiplerinin projeye onaylama anlamına gelen imzaları alınmadan, bilgisi ve rızası dışında dairelerinin ortak alanlardan yararlanma hakkını engelleyecek, arsa maliklerinin alacakları konutların değerini düşürecek ve yalnızca kendi yararına değer oluşturacak nitelikte yapmış olduğu tadilat projesinin TMK.nın 2. maddesine aykırı olacağı-
Ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, kötüniyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı-
Ortaklığın devralınmasına bağlı olarak, ortaklık haklarının tanınması talepli ilk ihtarnamenin keşide edildiği tarihten itibaren yaklaşık 9 sene hiçbir hak talebinde bulunulmamasının, ''ortaklık hakkından zımnen vazgeçme'' olarak kabul edildiği ve kooperatif üyeliğine dair tespit ve tazminat istemli açılan davanın TMK. 2 uyarınca iyiniyet kurallarına uymadığı-
6098 sayılı T.B.K yürürlüğe girmesinden evvel, mevzuatımızda uyarlama kurumuna ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, taraflar arasındaki sözleşme koşullarının daha sonra önemli ölçüde değişmesi halinde değişen bu koşullar karşısında (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ) ilkesi bağlamında ve M.K. 2. maddesinden de yararlanılmak suretiyle sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin bozularak "işlem temelinin çökmesi" halinde M.K. 1, 2 ve 4'üncü maddelerinden yararlanılması gerekeceği-
Temlikin iradi olduğu ve hem davacının davalıya borcu, hem de ortak oldukları şirketteki payın devri karşılığı yapıldığı sonucuna varıldığı hallerde, vekalet görevinin kötüye kullanılmasından söz edilemeyeceği-