İcra müdürünün (yardımcısının) -ve "alacaklı" ile "borçlu"nun- imzasını içermeyen tutanakta yer alan ödeme taahhüdünün geçerli olmadığı (bu taahhüdün yerine getirilmemesinin suç teşkil etmeyeceği)–
"Taahhüdü ihlal" suçunun oluşabilmesi için, ilk taksit tarihinden önce borçlu-sanığa taahhüdü kabul bildirisinin tebliğ edilmiş olması gerekeceği–
Hem kendi adına, hem de şirketi temsilen ödeme taahhüdünde bulunan sanığın eyleminin tek suç olarak kabulü gerekirken, İİK’nın 340. maddesine aykırılıktan iki kez cezalandırılmasına karar verilemeyeceği-
İlk taksitten sonraki taksit tarihlerinin ve taksit miktarlarının yazılmadığı taahhüdün hukuken geçerli olmayacağı–
Borcun "Dolar" olarak değil, "Dolar karşılığı" olarak ödeneceğinin belirtmiş olması ve döviz kurundaki sürekli değişiklik gözönüne alındığında, taahhüd tarihinde ödenmesi gereken borcun Türk Lirası olarak karşılığı kesin biçimde belirlenemeyeceğinden, taahhüdün geçersiz olduğu-
Hakkında "kesinleşmiş iflâs kararı" bulunan sanığın (borçlunun=müflisin) "taahhüdü ihlal" suçundan dolayı cezalandırılamayacağı–
Borcun "Mark karşılığı" olarak ödeneceğinin belirtmiş olması ve döviz kurundaki sürekli değişiklik gözönüne alındığında, taahhüd tarihinde ödenmesi gereken borcun Türk Lirası olarak karşılığı kesin biçimde belirlenemeyeceğinden, taahhüdün geçersiz olduğu-
Taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için, ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması ve ceza sorumluluğunun doğabilmesi için taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlenmesinde zorunluluğun bulunmadığı-