Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerektiği- Davacı otomasyon sekreteri olarak hastanede muvazaalı çalıştırıldığını iddia etmiş,  asıl işveren davacının hastabakıcı olarak çalıştığını savunmuş, dosyada bulunan SGK kayıtlarında davacının ilk işe girişte temizlik görevlisi, sonrasında ise büro işçisi ve sekreter olarak bildirildiği, mahkemece de davacının baştan beri davalı Rektörlüğün işçisi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmüş olup, öncelikle davacının hangi işverenlere bağlı olarak çalıştırıldığı, alt işverenlerin sözleşme ile üstlendiği mal veya hizmet üretimi için bağımsız organizasyona, uzmanlığa ve hukuksal bağımsızlığa sahip bulunup bulunmadığı, işçi temini niteliğinde ihale yapılıp yapılmadığı, aynı işte asıl işveren işçilerinin çalışıp çalışmadığı, Alt İşveren Yönetmeliğine aykırı şekilde ihale verilip verilmediği, davacının hangi tarihli ihale ile hangi işverene bağlı çalıştırıldığı, ilgili hizmet alım sözleşmesinde gösterilen iş dışında başka bir işte çalıştırılıp çalıştırılmadığı tespit edildikten sonra muvazaa hususu değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
İş akdinin 22.07.2015 tarihinde işverence önelsiz ve sözlü olarak feshedildiğinin kabulü mümkün olmayıp, bordro tahakkuklarına göre davacı adına Mayıs-Haziran-Temmuz ve Ağustos aylarında 30’ar günlük; Eylül ayında da 2 günlük tahakkuk yapılıp SGK çıkış bildirgesine göre de bordro tahakkukları ile uyumlu olarak 02.09.2015 tarihinde çıkış verilmiş olduğundan davalının yazılı fesih bildirimini davacıya 02.09.2015 tarihinde tebliğ ettiği kabul edilerek, davacı davasını 10.09.2015 tarihinde açmış olup yasal 1(bir) aylık hakdüşürücü süre geçirilmemiş olduğu-
Fesih bildirim tarihinden önce iş sözleşmesi feshedilen, bu nedenle feshin geçersizliği davası açıp, lehine feshin geçersizliğine karar verilen işçinin işverene işe başlatılması için başvurusu halinde, feshin geçersizliğine ilişkin dava sonuçlanmamış ise, bekletici mesele yapılması gerektiği- İş güvencesi hükümlerinden kaçmak amacıyla, işçilerin bir kısmının muvazaalı olarak taşeron işçisi olarak gösterilmesi halinde, bu işçilerin de işçi sayısına dahil edilmesi gerektiği- Grup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçimi olan birlikte istihdam şeklindeki çalışmada, işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet verdiği ve bu gibi ilişkilerde, tüm şirketlere hizmet veren işçiler ile sadece davalı şirkete hizmet veren işçilerin 30 işçi kıstasında dikkate alınması gerektiği- Tüzel kişilik hakkının kötüye kullanılması, kanuna karşı hile, işçiye zarar verme(haklarının alınmasını engelleme-iş güvencesi hükümlerinden yararlandırmama), tarafta muvazaa (hizmeti kendisine verdiği halde başka bir kişiyi kayıtta işveren olarak gösterme) ve namı müstear yaklaşımı nedeni ile dolaylı temsilin söz konusu olacağı- Dolaylı temsilin söz konusu olduğu hallerde tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenlerin sorumlu tutulacağı- . Organik bağın şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılacağı-
Feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine-
Davalı asıl işverenle davacıların işvereni dava dışı A. AŞ arasında çamaşır yıkama, kurutma ve dağıtım hizmet sözleşmesi imzalanmış olup, çamaşır yıkama ve kurutma işinin davalı işverene ait işyerinde yapılmadığı, alt işverenin bağımsız işyerinde yapıldığı ancak davacıların kirli çamaşırların toplanması ve yıkanan çamaşırların dağıtılması işinde çalıştıkları tespit edildiği, Davacının açıkça çamaşır toplama ve dağıtım işinde ve asıl işverene ait işyerinde çalıştığını ve sadece asıl işverene hizmet ettiğini iddia ettiği, tanıkların da çamaşır dağıtım işinde 4 işçinin Üniversitede görev aldığını belirttiğinden, asıl işverenin yardımcı işi niteliğindeki çamaşır yıkama-kurutma ve dağıtım işinin toplama ve dağıtım kısmında çalışan davacının münhasıran asıl işverene hizmet verip vermediği, tüm mesaisini Üniversiteye hasredip hasretmediği, tüm hizmet süresinin Üniversitede geçip geçmediği araştırılarak sonuca göre davacının münhasıran Üniversiteye iş görme edimini yerine getirdiği anlaşıldığı taktirde asıl-alt işveren ilişkisinin varlığı kabul edilerek karar verileceği-
Davalı ortaklık ile dava dışı Ordu Büyükşehir Belediyesi arasında hizmet alımı tip sözleşmesi yapıldığı, davacının aynı işyerinde aynı işi yapmaya devam ettiği dikkate alındığında, davalı ortaklık ile dava dışı Ordu büyükşehir Belediyesi arasında düzenlenen hizmet alımı sözleşmesinin geçerliliği veya muvazaaya dayanıp dayanmadığına yönelik yapılacak yargısal denetim sözleşmenin diğer tarafının yani dava dışı Ordu Büyükşehir Belediyesinin hak alanını da etkileyeceğinden, davanın adı geçen işverene teşmili için davacıya usulüne uygun süre verilmeli, dava teşmil edilirse yargılamaya devam edilerek tarafların delilleri toplanmalı, feshin geçerli ya da haklı sebebe dayanıp dayanmadığı tespit edilmeli, feshin geçersiz olduğu kanaatine ulaşıldığı takdirde ise, alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı anlaşılırsa asıl işveren işyerine iadeye, muvazaa bulunmayıp bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı sonucuna varılırsa alt işveren işyerinde ise iadeye ve kanuni haklardan alt işverenle birlikte asıl işverenin de sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Davalı işyeri 6772 s. Kanun kapsamında kaldığından, davacıya yılda 4 tam maaş tutarında ikramiye verilmesinin mümkün olmadığı, davacıya 6772 s. Kanun gereği, 52 günlük ve ... gereği de en fazla 2 maaş tutarında yevmiye verilebileceğinden toplamda yılda 112 günlük ikramiye ödenmesi gerektiği- Davalı, işyerinde işçilere yılda 4 tam maaş tutarında ikramiye verildiğini iddia etmiş, davacının dosyada bulunan iki aya ilişkin ücret bordrosunda ayrı ayrı 10'ar günlük ikramiye tahakkukunun bulunduğu görülmüş olup, 2006 yılından sonraki tarihlere ait Toplu İş Sözleşmelerinde, işçilere aylık ücretleri tutarında olmak üzere yılda 4 tam maaş ikramiye verileceği düzenlenmiş olduğundan, işverenin yılda 4 tam maaş tutarında ikramiye vermesinin 6772 s. Kanun'un Ek 1. maddesine açıkça aykırı olduğu- Davalı işyeri 6772 s. Kanun kapsamında kaldığından, yılda en fazla 2 tam maaş tutarında ikramiye verilmesinin mümkün olduğu- Davacının sendikaya üye olduğu tarih ile Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmaya başladığı tarih ilgili sendikadan araştırılarak, davacının dönem bordroları ise işyerinden getirilerek, yılda 4 maaş tutarında ikramiye ödenip ödenmediği belirlenip, yılda 112 gün yevmiye ödenmişse, davanın reddine karar verilmesi, ödenmediği taktirde ise aradaki fark tespit edilerek bu farka hükmedilmesi gerektiği-
İzmir 1. İş Mahkemesi'nde görülen davada da davacının emsal işçiye göre ücretinin belirlenmesine yönelik talebi olduğundan davada verilecek karar, bu davayı da etkileyecek nitelikte olduğundan, İzmir 1. İş Mahkemesi'nin davasının kesinleşmesi beklenerek eldeki davanın bitirilmesi gerektiği- Getirtilen hesap ekstresine göre, davacının Yapı Kredi Bankası hesabına 09.03.2011 tarihinde “J... tarafından gönderilen” açıklaması ile 12.909.93 TL yatırıldığı görüldüğünden bu miktarın kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi olup olmadığı belirlenip hesap edilen alacaklardan mahsubunun gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerektiği-
Asıl-alt işveren ilişkisinde ilişkinin muvazaalı veya yasadaki unsurları taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde; "biri asıl diğer hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip iki ayrı işverenin bulunup bulunmadığının, alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadıklarının, alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin, yardımcı işlerinden olup olmadığının, alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığının, alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığının, alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığının, istihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığının, alt işverene verilen işte, asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığının, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığının, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığının araştırılması ve irdelenmesi gerektiği- Davalılar arasındaki kira sözleşmeleri, tanık beyanları ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler birlikte dikkate alındığında davacının yaptığı işin davalının faaliyet alanı içinde kaldığı ve kira sözleşmesi ile işin bir bölümünün verildiği ve bu durum itibari ile asıl-alt işveren ilişkisinin varlığının bulunduğu, mahkemece gerçek anlamda asıl-alt işveren ilişkisinin unsurlarının olup olmadığı, davalılar arasındaki bu ilişkinin muvazaalı olup olmadığını araştırıp, işe iade edilecek işverenin belirlenmesi gerektiği-
Muvazaalı alt işveren ilişkisinde işçinin başlangıçtan beri asıl işverenin işçisi olarak kabul edilip; muvazaalı alt işveren ilişkisinde,muvazaalı işlemin tarafı olan alt işveren acentenin de işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği-