Kira bedelinin istirdadı, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin davada; davalı kiraya verenin kira bedelinin ödenmemesinden dolayı TBK. mad. 315'e göre sürelere riayet etmeden sözleşmeyi feshetemeyeceği; o nedenle feshin geçersiz olup sözleşme geçerliliğini koruyacağı; ne var ki davacı dava dilekçesi ile birlikte ödemiş olduğu kira bedellerinin tahsilini istemiş olmakla dava dilekçesinin davalıya tebliğ tarihi itibariyle sözleşmenin feshedildiğinin kabulünün gerekeceği; davacının kiralanan yeri ikinci sözleşmenin imzalanması ile birlikte teslim aldığına göre kira bedellerini ödemek zorunda olduğu; bu nedenle kira alacağına ilişkin davanın reddinin gerekeceği-
Temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının veya yan giderin istenebilir olması ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesinin gerekeceği; davacı tarafından kira alacağı'nın tahsili istemiyle başlatılan icra takibinde ödeme emri davalıya 17.11.2014 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, dava yasal otuz günlük süre beklenmeksizin 15.12.2014 tarihinde açıldığından tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligatın tüzel kişinin selahiyetli mümessillerine yapılması, tebligat yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebligatın tüzel kişinin o yerdeki memur ve müstahdemlerinden birine yapılması gerekeceği-
Temerrüt sebebiyle kiralananın tahliyesi ve kira alacağının tahsili istemlerine ilişkin davada; davaya dayanak yapılan 01.10.2013 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesinin taraflar arasında düzenlendiği; ancak, davalının temyiz dilekçesinde, dava açıldıktan sonra tüm kira borçlarının ödendiğini beyanla 01.10.2014 başlangıç tarihli bir yıl süreli, aylık kira parası 5.600.- TL.olarak belirlenen, yeni bir yazılı kira sözleşmesinin taraflar arasında imzalandığını bildirdiği ve düzenlenen yazılı kira sözleşmesinin fotokopi örneğini dosyaya ibraz ettiği, davanın konusuz kaldığından bahisle hükmün bozulmasını istediği; davacı vekilinin, temyize cevap dilekçesinde, dava açıldıktan sonra, 01.10.2014 tarihinde yeni bir sözleşmenin imzalandığının tespit edildiğini, bilgileri dışında olan bu durum sonucunda davanın konusuz kaldığının bildirildiği; bu durumda, davanın açıldığı 05.05.2014 tarihinden sonra davalı tarafından yeni bir sözleşmenin düzenlendiği iddia edildiği ve karşı taraf davacı vekili tarafından da bu iddia kabul edilmiş bulunduğundan, mahkemece ortaya çıkan bu hususlar üzerinde durularak, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi ve kira alacağı istemine ilişkin davada; davaya dayanarak yapılan ve hükme esas alınan 01.07.2004 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesini kiralayan sıfatıyla N.T. ve Y.T. imzaladığına göre tek başına dava açan davacının bölünebilir haklardan olan kira alacağından payına düşen kısmını istemeye hakkı olduğu-
Kiraya verenler iki ayrı kişi olduğu taktirde aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri ve  tahliye istemli davayı da birlikte açmalarının zorunlu olduğu-
Kural olarak tarafların sözleşme süresi ile bağlı olup kira sözleşmesinin süresinden önce ve haklı bir gerekçe olmaksızın feshi durumunda feshe neden olan taraf açısından tazminat sorumluluğunun söz konusu olacağı; sözleşmenin kiraya veren tarafından haksız feshedildiği; bu durumda kiraya veren borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle kiracının uğradığı zararı karşılamakla yükümlü olup davacının taleplerinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği; ancak borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle talep edilecek zararın kapsamı belirlenirken TBK.’nun 52/1.maddesi hükmünün de göz önünde bulundurulması gerekeceği; bu kapsamda zarar gören tarafın zararın artmaması bakımından gerekli tedbiri almasının gerekeceği; sonuç itibariyle kiracının fesih tarihinden itibaren aynı gelir seviyesine sahip benzer nitelikteki başka bir işyerini kiralayabileceği olağan sürenin tespit edilerek bu süreye ilişkin olarak davacının kayıplarının değerlendirilmesi gerektiği-
Kira bedelinin tahsili için icra takibine yapılan itirazın iptali ve temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkin davada; TBK. mad.310 uyarınca, sözleşmenin kurulmasından sonra kiralanan herhangi bir sebeple el değiştirirse, yeni malikin kira sözleşmesinin tarafı olacağı; bu nedenle taşınmazı iktisap eden malikin önceden kiraların kendisine ödenmesi için ihtar keşide edip, ardından ödenmeyen aylar kirasının tahsili için kiracı davalı hakkında icra takibi yapmasında bir usulsüzlük bulunmadığı-
Temerrüt nedeniyle tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemeyeceği; bu itibarla davalı yanın tek yanlı ve geçersiz olan akdi feshetmesine dayalı olarak davacıdan tazminat ve cezai şart istenemeyeceği; bu durumda; davalı idarenin tahliye tarihine kadar ödenmeyen kira bedelleri ile sözleşmenin 3. maddesi gereği gecikme zammının tahsilini istemekte haklı olup sözleşmenin 11. ve 14. maddeleri gereği cezai şart ve tazminat isteminde bulunamayacağından, mahkemece yasal düzenlemenin dışına çıkılmak suretiyle istemin tümden reddedilmesine karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğu-
Kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibinin süresinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi isteminde bulunduğundan, borçluya gönderilen ihtarlı ödeme emri kiracıyı temerrüde düşüreceği-Konut ve çatılı işyeri kiralarında temerrüt ihtarında verilecek süre 30 gün olarak öngörüldüğü, davacının dayandığı takip dosyasından davalı borçluya gönderilen ödeme emrinde ödeme ve itiraz sürelerinin metin kısmında yazılmadığı, matbu olarak düzenlenen ödeme emrinde A ve B harfli dipnotta yazılı olduğu görüldüğü, yasal otuz günlük ödeme süresinin ödeme emrinde açıkça yazılması zorunlu olup, dipnotta yazılı olması ödeme emrinin yasaya uygun şekilde düzenlendiği anlamına gelmeyeceği-Yasal koşulları içermeyen ödeme emri hukuki sonuç doğurmayacağından bu ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilemeyeceğinden, istemin reddine karar verilmesi gerekeceği -