Mahkemece, depolama hizmetine ilişkin olarak iki ayrı sözleşmeye dayanıldığı saptanmış ise de, bu yolda davacı yan vekilinin iki ayrı sözleşmenin varlığına ilişkin beyanıyla yetinilmesi, davalı yanın bu konuya ilişkin diyecekleri sorularak iddia ve savunmaya ait çelişkili hususların giderilmemiş olmasının usuli bir eksiklik olduğu, uyuşmazlığa ilişkin taraflarca ve ispat yükü üzerinde bulunan davacı yanca gösterilen delillerin tümü toplanmaksızın, hangi nedenle toplanmadığına ilişkin bir görüşe de yer verilmeyerek, salt, davalının bir sözleşmeye dayalı ödeme savunması ve depoda davalıya ait bir mal bulunmadığı yolundaki davacı beyanı nazara alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının da isabetsiz olduğu-
Hukuki sebepler kısmında BK.'nun 18. (TBK.'nun 19.) maddesini gösterilmesi davanın muvazaaya dayalı iptal davası olduğu şeklinde yorumlanması için yeterli midir? Davanın, dava dilekçesinde yazılı hukuki nitelendirmeye bakılmaksızın İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olduğu mu kabul edilmelidir?
Boşanma kararı kesinleşmesine rağmen davacıya ait konutta davacının rızası hilafına haksız olarak oturmaya devam ettiği iddia edilen davalı eski eşe karşı açılmış ecrimisil davasının (dava dilekçesinde, davalı aleyhine 15 aylık kira parasının ödenmesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiş ise de) asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davacının dava dilekçesindeki faize ilişkin talebinin çelişkili ve müphem olması durumunda, mahkemece bu faize ilişkin talebinin açıklattırılması ve bu doğrultuda bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafın tazminat talebi netleştirilmeden ve bilirkişi raporundaki görüş sadece kredi borcuna ilişkin menfi tespit isteminin muhatabının davalı hayat sigortacısı olmadığına ilişkin olduğu halde, tüm talepler için davalıya husumet düşmeyeceği kabulünün doğru olmadığı, bu durumda mahkemece; davacı tarafa uygun bir süre verilip tazminat talebini açıklamasının istenmesi; poliçe gereği, davalının ölüm tarihindeki bakiye banka kredi tutarı kadar bankaya ve artan teminat miktarı için davacılara tazminat ödemekle yükümlü olacağı, sigortalı muris tarafından ödenen kredi taksit bedeli için davalının herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı da gözetilerek, istenen tazminatın neye ilişkin olduğunun ve bakiye kredi borç tutarının araştırılmasıyla oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Davalı tarafın savunması, sigortalının beyan yükümlülüğüne uymaması nedeniyle cayma haklarını kullandıklarına ilişkin olduğundan, sigortalı murise ait geçmişe dönük (poliçe tanziminden önceki dönem için) ilaç ve tedavi kayıtlarının SGK'dan getirtilmesi; konusunda uzman (onkolog ve iç hastalıkları) doktor bilirkişilerin de bulunduğu heyetten, ölüm sebebi olan hastalık konusunda poliçe tanziminden önce konulmuş bir teşhis olup olmadığı; sigorta ilişkisinin kurulmasından önce sigortalı muriste bulunan ve sigortacıya bildirilmeyen hastalıklar ile ölüm rizikosu arasında illiyet olup olmadığı hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli olmadığından, öncelikle HMK. mad. 31 gereğince davanın aydınlatılması ilkesi çerçevesinde davalı vekilinden cevap dilekçesindeki beyanları da hatırlatılarak "hangi dönemlerde taşınmazın kiraya verildiğinin" belirlenmesi, gerek duyulması halinde davalının isticvabına karar verilmesi, bundan ayrı olarak davalı tanığı da dinlenerek oluşacak sonuca göre talep hakkında karar verilmesi gerektiği-
TMK. mad. 713/1 dışında, 713/2. fıkrasında belirtilen “ölüm”, “gaiplik” ve “maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan” sebeplerinden tam olarak hangisine dayandırıldığı konusunda açıklık bulunmadığından ve TMK'nin 713/2. maddesindeki sebeplerin birbirinden ayrı ispat koşulları olan dava nedenleri olduğundan, davacı taraf bu sebeplerden bir ya da bir kaçına dayanarak iptal ve tescil davası açtığı taktirde; hakimin davacı tarafa süre ve imkan vererek yazılı olan bu sebeplerden hangisine dayandığının açıklattırılması (HMK mad. 31) ve yargılamaya özgülenen hukuki sebebe dayalı olarak devam edilerek tarafların buna göre delillerinin toplanması gerektiği- Tapu iptali ve tescil davalarının dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılacağı- TMK. mad. 713/2 uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davalarında, taraf teşkilinin yargılama sırasında yerine getirilmesinin de mümkünd olduğu-
Mahkemece yapılması gereken işin, HMK'nin 31. maddesi uyarınca, davacıdan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğinin, hangi malvarlığı için, ne tür ve ne miktar olduğu konusunda bütün mallar için ayrı ayrı açıklama dilekçesi ile ortaya konulması istenildikten sonra, tasfiyeye konu mallara ilişkin tüm kayıtlar eksiksiz bir şekilde getirtilerek, iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak olan tüm deliller tasfiyeye konu edilen her bir malla ilgili ayrı ayrı değerlendirilip, tartışılarak, talep miktarı ve tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibaret olduğu-
Davacı vekilinin dava dilekçesinde talebinin ne kadarlık kısmının geçici, ne kadarlık kısmının sürekli iş göremezlik miktarına ilişkin olduğunu belirtmediği, mahkemece de bu hususun yargılama esnasında açıklatılmadığı, davacı vekili yargılama esnasında talebini ıslah etmemesine ve arttırmamasına rağmen mahkemece, davacının talebini aşacak şekilde ........ TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı, bu hususun HMK'nın 26 ve 31. madde hükümlerine aykırılık teşkil ettiği, mahkemece öncelikle davacı tarafa talebinin ne kadarlık kısmının geçici, ne kadarlık kısmının sürekli iş göremezliğe ilişkin olduğunun açıklatılması ve daha sonra davacının talep miktarı gözetilerek karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece HMK'nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi doğrultusunda davacı vekiline, manevi tazminat taleplerinin her bir davacının, anne ve babaları için ayrı ayrı ne miktarda istendiğinin açıklattırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Takdir olunan manevi tazminat miktarının az olduğunun görüldüğü ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği-