Mahkemece, davacının dava dilekçesindeki talepleri netleştirilmeden hüküm tesis edilmesi hukuka aykırı olup, HMK 31. maddesindeki hâkimin davayı aydınlatma ödevi doğrultusunda, taleplerin açıklanmasına ilişkin ihtarlı kesin süre verilerek hüküm tesis edilmesi gerekeceği, hal böyle olunca, mahkemece, aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı dava dilekçesinde fazla çalışma ücreti talebini kanıtlamak bakımından işyeri kayıtlarına dayandığından, fazla çalışma alacağını ispat yükü işçiye ait olmakla birlikte, bu noktada kayıtların ibrazı külfeti davalı tarafa ait olduğu, davacının talebi doğrultusunda, davalı taraftan kayıtlar istenilerek, eksik belgeler toplandıktan sonra tüm delillerin bir arada değerlendirilmesi suretiyle, davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı konusunda bir karar verilmesi gerektiği-
Davadan feragat ile davanın geri alınmasının hukuki sonuçları birbirinden çok farklı olduğundan, yargılama aşamasında davacının hangi tabirleri kullandığına bakılmaksızın, davacının amacının (maksadının) davaya konu haktan (talep sonucundan) vazgeçmek mi olduğu yoksa davasını ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutarak davasını geri almak mı olduğunun mahkemece, davacıya açıklattırılması gerektiği-
Davacının el yazısı ile yazılmış olduğu dilekçesinde, kendi isteği ile istifa ettiğine dair beyanı ve imzası bulunduğundan, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde dilekçe içeriği ve imza konusunda davacı asilin beyanını alarak karar vermesi gerektiği-
Mahkemece, dava dilekçesinde maddi tazminatın her bir davalıdan ayrı ayrı talep edildiği ancak kapsamının açık olmadığı gözetilerek davacının maddi tazminat isteminin ne kadarını iş göremezlik gideri, ne kadarını tedavi gideri olarak talep ettiği hususu açıklattırılarak mevcut deliller de değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken eksik tahkikata dayalı hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Mahkemece, davacının maddi ve manevi tazminata ilişkin talebinin kısmen kabul edildiği, bu durumda; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 10. maddesi uyarınca, kendisini vekille temsil ettirmiş olan davacı yararına kabul edilen maddi ve manevi tazminat davaları için ayrı ayrı olmak üzere vekalet ücretine hükmedilmesi ve manevi tazminatın reddedilen kısmı üzerinden davalılar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçemeyeceği gözetilerek karar verilmesi gerekeceği-
Ortak alanlarda ortaya çıkan ayıp nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemiyle açılan davada talep ortak alanlara ilişkin olsa da her bir davacının bu ortak alanlardaki arsa paylarına göre talep edebilecekleri miktarlar farklı olup mahkemece bu husus davacılara açıklattırılmadığı, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığına göre davaların tefriki ile infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde karar verilmesi gerekirken, zorunlu dava arkadaşlığı varmış gibi hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacılar vekili dört ayrı tüzel ve gerçek kişi hakkında müdahale talebinde bulunmuş, görevsiz mahkemece talep kabul edilerek bu kişilerin müdahil davacı olarak davaya kabullerine karar verilmişse de, mahkemece, müdahil davacılar dikkate alınmamış, talepleri açıklattırılmamış olduğundan, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Birden fazla davacı olmasına karşın kısmen kabul edilen miktarın davalıdan alınıp davacıya verilmesine şeklinde infazda tereddüt yaratır şekilde hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Hakim tarafından öncelikle tüketici olan davacının seçimlik haklarından hangisi tercih ettiği sorulmak suretiyle talep sonucunun açıklattırılması gerekeceği, mahkemece, talep sonucu açıklatılmaksızın hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı 3. kişi vekili dava dilekçesinde hangi tarihli hacze ilişkin olarak eldeki davayı açtığını açıkça belirtmediğinden, mahkemece, 6100 sayılı HMK'nin “Hakimin Davayı A.latma Ödevi” başlıklı 31. maddesi uyarınca, davacının talebi açıklattırılarak, hangi tarihli haczin dava konusu edildiğinin netleştirilmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dosyada bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dosya kapsamında taraflar arasında birden fazla taahhüt sözleşmesi bulunmakla birlikte dosyaya sunulan aynı tarihli sözleşmelerde davacı tarafından teslim edilmesi gereken cihaz modellerinde de farklılık bulunduğu, bir kısım belgenin ise tarafların imzasını içermediği, bu durumda mahkemece; önce davacı tarafa, dava konusu sözleşmenin hangi tarihli sözleşme olduğunun açıklattırılıp, buna göre dava konusu sözleşmenin ve taahhüdün hangileri olduğu ve tarafların edimleri açık bir şekilde tespit edildikten sonra bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece öncelikle davacıya 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında talebi açıklattırılarak, davacının talebinin icra dosyasındaki tüm bedelden sorumlu olmadığının tespitine yönelik olması halinde, öncelikle dava değeri üzerinden davacının yatırması gereken başvuru harcı ile peşin harcın hesaplanıp belirlenen miktarın mahkeme veznesine yatırması için gerekli süre verilerek, harç eksiği ikmal edildikten sonra yargılamaya devam edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-