Ziynet alacağı talebinin, karar tarihindeki temyiz inceleme kesinlik sınırını aşmadığı nazara alındığında bölge adliye mahkemesinin kararının kesin nitelikte olduğu- Dava dilekçesinde boşanma talebinin yanında talep sonucundaki ziynet eşyaları içinde olmak kaydıyla kadının boşanmanın eki niteliğinde maddi tazminata yönelik yasal süresi içerisinde bir talebi bulunmadığından bahisle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. 15.09.2005 tarihinden itibaren 4-c kapsamında emekli aylığı almakta iken, 2006 Eylül-2009 Nisan tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespitini talep eden davacı için, mahkemece davayı aydınlatma ödevi gereği 506 sayılı Kanunun 63. maddesinin son fıkrasının, sigortalılara 506 sayılı Kanunun 63. maddesinin A ya da B bendinden yararlanmak için bir tercih hakkı tanıdığı nazara alınmalı, edinilen bilgi ve elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
İnanç sözleşmesinin ancak, yazılı delille kanıtlanabileceği- İnanç sözleşmesi için tarafların elinde bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar, yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesinin olanaklı olduğu-
Davacının dava konusu cezanın hak edişinden kesilmesi nedeniyle kesintinin iadesine karar verilmesini talep ettiği davada, davalı kurum tarafından cezai şart uygulandığı, cezai şartla birlikte kurum zararı olan bedelinin davacı eczanenin alacaklarından tahsil edileceğinin bildirildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda teftiş raporunda somut bir tespit yapılmaksızın işlem tesis edildiği, davanın kabulüne karar verilmesinin hakimin davayı aydınlatma ödevine ters düştüğü ve bozmayı gerektirdiği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık "satış protokolü" başlıklı sözleşmede kararlaştırılan bedelin ödenip ödenmediğine ilişkindir... Davalı taraf, ihtarname tarihine kadar dahi ödeme yaptığını savunmuş, buna ilişkin liste vermiştir. HMK’nın 31. maddesi uyarınca hakimlikçe davalı taraftan ödemelere ilişkin varsa bilgi ve belgeler sorulması, banka aracılığı ile ödenmişse bankadan sorulmak suretiyle davalının yaptığı ödemeler ve tarihleri tespit edildikten sonra elatmanın önlenmesi ve ecrimisil hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Dava dilekçesinde kıdem tazminatını temerrüt tarihinden itibaren faizi ile talep ettiği, asıl davada ıslah dilekçesi ile kıdem tazminatına temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini talep ettiği ve birleşen dosyada dava dilekçesi ile yine kıdem tazminatının temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep ettiği görüldüğünden kıdem tazminatına asıl dava ve birleşen davada kıdem tazminatının temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile hüküm altına alınması gerektiği-
İnançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Davalıların el ve işbirliği içinde olup olmadığının, iyi niyetli olup olmadığının tespit edilmesi, diğer yandan tarafların imzalarını içerir ''Protokol'' ile dosyaya ibraz edilen ... ''Protokoldür'' başlıklı ve ''Makbuzdur'' başlıklı belgeler de birlikte değerlendirilmek suretiyle, lüzumu halinde hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde taraflar dinlenerek, davalının borcunun bulunup bulunmadığı, varsa borcun miktarının denetime elverişli şekilde belirlenmesi, davacının talebini HMK'nın 125. maddesi uyarınca tazminata dönüştürdürdüğü de nazara alınarak, davalılar arasında el ve işbirliği söz konusu ise birlikte sorumlu olacakları da değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği-
Fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin davada, işe giriş çıkış kayıtlarının davalı işyerinden getirtilmesi gerektiği belirtilmişse de davalı tarafça ibraz edilmeyen kayıtların mahkemece re’sen getirtilmesinin taraflarca getirilme ilkesine aykırılık teşkil edeceği-
Davacı KOSGEB, davalı şirketin verdiği hizmetin ayıplı olduğu iddiasıyla hizmet için ödenen bedelin iadesi amacıyla eldeki davayı açmış ise de, taraflar arasında olduğu belirtilen sözleşmelerin ve davanın dayandırıldığı Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu ile eklerinin dosya kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi ve varılan sonucun denetlenebilmesi açısından belirtilen ilgili evrakın getirtilmesi suretiyle taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, dosyadaki diğer bilirkişi raporu ile çelişki doğması hâlinde bu çelişkiyi aydınlatacak nitelikte, konusunda uzman kişilerden oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması suretiyle hüküm tesisi gerektiği-
Haksız fiile dayalı olarak açılan alacak davasında; alacak miktarı davadan önce delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporunda belirlendiğinden, davacının belirsiz alacak davası açmasının hatalı olduğu- Dava dilekçesinde belirtilen alacak miktarı dikkate alınarak bu miktar yönünden mahkemece alacak miktarını netleştirmesi ve bildireceği dava değerine göre eksik harcı tamamlaması için davacıya bir haftalık kesin süre verilmesi (HMK. 119/2) ve duruma göre davaya kısmi dava olarak devam edilmesi gerektiği, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı- "Şartları oluşmadan belirsiz alacak davası şeklinde açılan davanın, dava şartı noksanlığı nedeniyle mahkemece usulden reddedilmesi gerektiği" görüşünün kabul edilmediği-