Somut olay incelendiğinde; davacı ile davalının dört çocuğunun olduğunun, bunlardan üçünün davacının yanında kaldığının, tarafların da kabulünde olduğu, ne var ki, davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, davacı anne yanında kalmaları nedeniyle nafaka talep edilen çocukların isimleri bildirilmediğinden, mahkemece; hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davacı anne yanında kalan çocukların isimleri hakkında, davacı annenin (ve gerektiğinde davalı babanın) beyanı alınarak iddianın açıklığa kavuşturulması ve ulaşılacak sonuca göre bozma kararı doğrultusunda bir karar verilmesi gerekeceği- Bozma sonrasında yapılan yargılama sırasında davalı tarafından; eşi olan davacı ile barıştıklarının, çocukları ile birlikte ortak konutta oturduklarının bildirilmiş olması nedeniyle bu savunmanın doğruluğunun araştırılması, tarafların barışmış olması halinde dava tarihi ile aile birliğinin yeniden sağlandığı tarih arasındaki dönemle sınırlı olarak çocuklar lehine nafakaya hükmedilmesi, ayrıca dava ehliyetinin dava şartı olması nedeniyle davacının dava ehliyetinin bulunmadığı yönündeki itirazın re’sen incelenmesi, bu bağlamda vesayet makamına ihbarda bulunularak sonucunun bekletici mesele yapılması ve ortaya çıkacak sonuca göre işlem tesis edilmesi gerekirken, sadece verilen kararda davacı hakkında vesayet makamına ihbarda bulunmakla yetinilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı borçlunun, icra takip dosyasındaki alacağını temlikname ile avukat davalı üçüncü kişiye temlik etmesi işleminin (İİK. mad. 277 vd. ile TBK. mad. 19. maddesi gereğince) iptali ile  davacıya icra takibine konu alacağı nedeniyle dava konusu temlik edilen alacak üzerinde (tahsilde mükerrer olmamak kaydıyla) cebri icra yapabilme yetkisi verilmesine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Ön inceleme duruşmasında mahkemece, tarafların anlaşamadıkları hususların, dayanılan hukuki sebep ya da sebeplerin nelerden ibaret olduğu, isteğin ne olduğu saptanmamış olup; gerekçeli kararda da hukuki niteleme yapılmayarak davanın kabulü ile iptal tescile karar verilmiş olmasının hatalı olduğu- Davadaki uyuşmazlık konusunun, dayanılan hukuki sebep ya da sebeplerin neler olduğunun açık bir şekilde belirlenmesi, buna göre hukuki nitelemenin yapılarak uygulanacak yasa hükmünün tespit edilip uygulanması suretiyle bir inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi gerektiği, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmadığı- Yıllık izinlerin kullandırıldığına ilişkin ispat yükünün işveren tarafından imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlanabileceği- İşçinin hiç yıllık ücretli izin kullanmadan çalıştığı kabul edilerek, hesaplama yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu-
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispat edilebileceği, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemeyeceği- Davacının, işyerinde çalıştığı hizmet süresince hiç yıllık izin kullanmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu- Davalı şirket zamanaşımı savunması yapmadığı halde diğer davalı Belediyenin zamanaşımı savunmasından yararlandırılmış ise de zamanaşımı def’i, borcu ortadan kaldırmayıp bunu ileri sürene borcu yerine getirmekten kaçınma yetkisi verdiği ve davalılar arasındaki müteselsil borçluluk ilişkisi uyarınca müteselsil borçlulardan birinin ileri sürdüğü zamanaşımı def'inden bunu ileri sürmemiş olanların yararlanmayacağı, davalı asıl işveren Belediyenin zamanaşımı savunmasının diğer davalı alt işveren şirkete sirayet etmesinin mümkün olmadığı bu nedenle davalı Belediyece davaya karşı yapılan zamanaşımı savunmasının sadece kendisi bakımından sonuç doğuracağı- Davalı işverence, davacı işçiye araç tahsis edildiği anlaşılmış olup davacının kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretine fesih tarihinde normal günlük "servis hizmeti" karşılığı miktarının dahil edilmesi gerektiği-
Satışı istenen taşınmazın dava dilekçesinde belirtilen yerde bulunmadığı, ihalenin feshi davasına konu edilen taşınmazın ada ve parsel bilgisi tespit edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Fiil ehliyetinin nispi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumundan alınmasını da zorunlu kıldığı-
Sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, dava konusu taşınmazların orman parseli içerisinde kalan ve fen bilirkişi raporunda gösterilen bölümlerin tutundukları tapu kaydı kapsamında kalmadığının belirlenmesi durumunda orman içi açıklık durumu değerlendirilip sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Fazla çalışma alacağının, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir konu olduğu- Tarafların uhdesinde bulunan ancak ibraz edilmeyen delillerin mahkemece re'sen getirtilmesinin, "taraflarca hazırlama ilkesine" (HMK. mad. 25) aykırı olacağı-  Uyuşmazlık konusu fazla çalışma alacağının davacı tanık beyanlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmasının isabetli olduğu-