Davacı tarafından idare aleyhine açılan kısmî davanın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere kabulüne karar verilmesi halinde, kesinleşen kısmî davanın içeriği ile eldeki ek davanın dosya kapsamı dikkate alındığında, kısmî davada belirlenen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin gerek davacı gerek davalı yönünden kesinleşerek bağlayıcı hâl almış olduğu- Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin ilk davada tespit edilerek kesinleşmesinden sonra eldeki ek davada, kesinleşmiş karardaki bakiye bedele hükmedilerek ilk dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği- "Davacı vekilinin faiz talebi bulunmamasına rağmen, talep aşımına yol açacak biçimde karar verilemeyeceği, mahkemece faize hükmedilmeksizin ilk davadaki bakiye bedelin tahsiline karar verilmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davanın türünün başlangıçta var olan hukuki yararı ortadan kaldırmayacağı, koşulları oluşmadığı halde belirsiz alacak davası olarak açılan bir dava, usul ekonomisi ilkesi gözetilerek hukuki yarar, yani dava şartı yokluğu nedeni ile hemen usulden reddedilmeyeceği- Alacağın belirli olduğu hallerde kısmi dava açılmasına cevaz vermeyen 6100 sayılı HMK'nun 109'uncu maddesinin ikinci fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte artık belirli olan alacaklar için de kısmi dava açılması mümkün olacağı-
Fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla icra dosyasına fazladan yaptığı ödemelerin iadesi ve icra dosyasına fazladan yapılan ödemeler için borçlu olmadığının tespiti isteğiyle açılan davanın kısmi dava niteliğinde olduğu ve kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceği-
Kısmi alacak davası olarak açılan davada ıslah dilekçesine karşı kanuni süresinde zamanaşımı def'i ileri sürüldüğünden ıslaha karşı ileri sürülen bu def'i dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği-
Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmasının saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmeyeceği; zamanaşımının alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesileceği-
Zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesinin mümkün olmadığı- Kısmi dava da ıslah dilekçesine karşı davalı tarafın süresi içinde zamanaşımı defi ileri sürebileceği-
"Fazlaya dair haklar saklı tutularak, şimdilik ...TL’nin davalıdan" tahsili istenmiş olup davanın açıkça belirsiz alacak davası olduğunun belirtilmediği, yargılama devamında ise alınan bilirkişi raporu üzerine, dava değerinin ıslah edildiği anlaşıldığından, davanın bu hali ile kısmi dava olduğunun tartışmasız olduğu- Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmasının, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmeyeceği, zamanaşımının, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesileceği- Taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde Yargıtayın temyiz eden tarafın yararına olarak verdiği bozma kararına uyan yerel mahkemenin artık, temyiz eden tarafın önceki bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremeyeceği-
Dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren ancak sonra yürürlükten kaldırılan HMK'nın 109/2. maddesinde talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olması hâlinde kısmi dava açılamayacağı düzenlenmişse de, davanın açıldığı tarihte 1086 sayılı HUMK hükümleri yürürlükte olduğundan ve HUMK hükümleri uyarınca da fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava açılması mümkün olduğundan, somut olayda kısmi dava açılması yönünde tamamlanmış bir işlem bulunduğu ve belirsiz alacak davasına ilişkin HMK'nın 107/1. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı- Islah hakkının tahkikat bitene kadar kullanılması gerekmekte olup, bozma kararı sonrası ıslah yapılmasının mümkün olmadığı- Davacı vekili karar duruşmasında açıkça fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak talebiyle bağlı kalınarak 10.000TL tazminat miktarı üzerinden karar verilmesini talep ettiğinden, mahkemece de bu taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğundan, direnmenin uygun olduğu-