Keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanına göre davalının zilyetliğinin 55-60 yıldır sürdüğünün bildirildiği, davacı tarafından aksine bir delil de sunulmadığına göre, zilyetlik koşullarının davalı lehine oluştuğu-
Orman olan taşınmazların tapu ve zilyetlik yoluyla özel mülke konu olamayacağı kesinleşen Devlet Ormanı sınırları içinde bulunan taşınmaz hakkında 2510 Sayılı Yasaya göre oluşturulan tapu kaydının hukuki değerinin bulunmadığı, böyle bir taşınmazı, tapuda ya da satış vaadi sözleşmesi ile satın alan kişiler yararına her hangi bir hak doğurmayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yeni düzenlemede “...Birinci gurup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarının” zilyetlikle kazanılamayacağı öngörüldüğünden, doğal sit alanları ve 3.derece arkeolojik sit alanlarında bulunan taşınmazların koşulları oluştuğu taktirde, zilyetlik yoluyla kazanılmalarının mümkün hale geldiği-
Taşınmaz, 1. grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edildiğine göre bu yerin uzun yıllardan beri süregelen zilyetliğe dayanılarak tapuya tescilinin istenemeyeceği-
Somut olayda sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, öncelikle dosya içeriğine göre öldüğü belirlenen ve kadastro komisyon kararının tarafı oldukları saptanan ve tesbite itiraz eden C.'in tüm mirasçılarını göstermeye elverişli onaylı nüfus aile tabloları getirtilmeli ve taraf teşkili tamamlanmalıdır ve taraf teşkili tamamlandıktan sonra; kararda detayı ile açıklanan şekilde aşamalı olarak inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Vakıfların malları üzerinde zilyetlik yolu ile mülk edinme hükümlerinin uygulanamayacağı, vakıf mallarının zilyetlik yolu ile kazanılmasının olanaklı olmadığı, dava konusu taşınmazın davalılar tarafından kullanılan 645.00 m2 sinin ifraz edilerek davacılar adına tescilinin mümkün olmadığı, taşınmazı tapu dışı yolla devralan kişiler yararına tespit yapılamayacağı ve ayrıca davacı yararına kazandırıcı zaman aşımı yolu ile taşınmazın edinilmesinin de olanaklı olmadığı anlaşılmakla; ve tüm dosya içeriği ile, Türk Medeni Kanununun 713/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b ve 13/B-c. maddelerine göre zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığından davanın reddi yönünde kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmayacağı-
Mer'a olmadığı özel mülkiyet şeklinde kazanılmaya elverişli ve tescile tabi yerlerden olduğu belirlenen taşınmazın kanunda belirtilen diğer koşulların da varlığıyla TMK. 713’e göre kazanılabileceği-
Bir yerin TMK.nun 713/1. maddesi hükmü uyarınca olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılabilmesi için ta-şınmaim doğal yapısı ve niteliği itibariyle özel mülkiyet konusu ve kazanılmaya elverişli yerlerden olması gere­keceği-
Hazinenin Türk Medeni Kanununun kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak 713. maddeden kaynaklanan tescil isteme hakkının bulunmadığı-
Satıcılar tarafından kazanılan bir yerin Hazine adına tapuya tescili yolsuz tescile yol açıp, böyle bir kayda karşı taşınmazın ilk maliki dava açabileceği gibi dava hakkını devralan sonraki alıcılarının da açmasının mümkün olduğu-