Dava konusu taşınmazın tespitine esas alınan tapu kaydı ile vergi kaydının aynı yeri kapsadığı, vergi kayıt tarihinden kadastro tespit tarihine kadar 20 yıllık zilyetlikle kazanım sü­resinin dolmadığı, dava konusu taşınmaza uygulanan tapu kaydında güneyinde yazılı bük sınırının sabit olmadığı, zeminde de güneyde bulunan taşınmazların kişiler yararına edinme koşulları oluşmadığından söz edilerek Hazine adına tespit edildiği, tespitlerinin hükmen kesinleştiği, bozma ilamında sözü edilen dava konusu taşınmazın doğusunda bulunan sazlık ve bataklık olan yerin 1946 ve 1947 yıllarında ark açılarak tarlaya dönüştürüldüğü, kadastro tespit tarihinden 10 yıl kadar önce imar ve ihya edildiği belirlendiğinden, mahkemece sabit sınır olan kuzey ve batı sınırları esas alınarak kayıt kapsamının belirlenmesi ile tapu malikleri adına, geriye kalan kayıt miktar fazlası bölümün de zilyetlikle kazanım şartları oluşmadığından Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekeceği-
M.arın özel mülkiyete konu edilemeyeceği; süresi neye ulaşırsa ulaşsın zamanaşımı ve zilyetlikle kazanılamayacağı-
Muristen İntikal ve Zilyetliğe Dayalı Tescil Talebi - Ada ve parsel numaralarının hatalı gösterilmesinin davanın reddini gerektirmeyeceği; keşif yapılarak sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği-
Bir kısım parseller yönünden, mahkemece; zil­yetlikle kazanmaya elverişli taşınmazlardan olduğu ve bu taşınmazlar yönünden (dava edilen parselin bir kısmı veya parselin tümü hakkında) adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek kişiler adına tesciline karar verilmesinde....Bir kısım parseller üze­rinde bulunan muhtesatlar hakkında ise, mahkemece 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 19.. madde çerçevesinde muhtesat şerhi verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
TMK 713 uyarınca tapu tescil işlemi için davacının; taşınmazını aralıksız kullanıp kullanmadığının ve tespit tarihine kadar ekonomik amaca uygun kazanmayı sağlar nitelikte zilyetliğinin bulunup bulunmadığının detaylı bir şekilde incelenmesi gerekeceği-
Tapusuz bir yerin Hazine adına tescili için imar ihya olgusunun gerçekleşmesi gerekmez ise de, tescile karar verilebilmesi için o yerin özel mülkiyete konu olabilecek taşınmazlardan olması gerekeceği-
Komşu kadastro parsel dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazların toplu olarak bulunduğu yönü zilyetlikle kazanmaya elverişli olmayan nitelikteki herhangi bir taşınmaz olarak oku­muyorsa, davacı kişiler yararına zamanaşımı zilyetliği ile kazanma şartlarının gerçekleştiği saptanan ve ze­mindeki kullanım durumuna göre oluşturulan bugünkü çapları ile 1970'li ve 1980'li yıllara ait hava fotoğrafın­da ve fotogometri yöntemiyle düzenlenen paftalarda görünen tasarruf çizgileri ile uyumlu olan taşınmazlar yönünden zilyetleri adına tapuya tescil kararı verilebileceği-
Yasada, öğretide, kararlılık gösteren Yargıtay uygulamasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile ta­şınmaz edinme koşullarının oluşumunda iyi niyet ve sa­tışın geçerliliği hususlarının aranmayacağı-
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davasında, davacının mülkiyet hakkı kesinleşen mahkeme ka¬rarı ile tespit edilmiş olduğuna ve davacı anılan tarihte aktif husumet ehliyetini kazandığına göre, dava tarihi Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesinde öngörülen 20 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmediği, yani davanın süresinde açıldığı-
Kanunun açıkça izin verdiği istisnai durumlarda tapulu bir yerin veya payın, koşullarının oluşmasıyla kazandırıcı zaman­aşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabileceği, böyle bir olanağın ortaya çıkabilmesi için tapu kaydının TMK'nin 713/2. maddesine göre değerini yitirmesinin gerekli olduğu-