TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddelerine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları kamusal yönü ağırlıklı olan davalar olduğundan hakim tarafından her aşamada re'sen araştırma ve inceleme yapma olanağının mevcut olduğu, bu itibarla şahıslar lehine zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, başka bir deyişle dava konusu taşınmazın zilyetlikle edinilmeye elverişli olup olmadığının mahkemece usulüne uygun şekilde araştırılmasının gerekeceği-
Dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olup, bir mirasçının diğer mirasçıya karşı her zaman miras payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunabileceği, kabulüne karar verilen davada mahkemece sadece davacının veraset belgesindeki payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, dava açmayan mirasçıların payları da gözetilerek ve istek dışına çıkılmak suretiyle iptal ve tescile karar verilemeyeceği-
Beş parçadan ikisinin kabulüne karar verildiğine göre, D ve E bitişik olup, aynı ada aynı parsel numarasıyla kayıt maliki Hazine üzerinde bırakılmasına, bunlardan bağımsız bir durumda bulunan C harfiyle işaretli yerin ise, aynı ada son parsel numarasıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken, bu taşınmaz bölümlerinin askıda tutulmasının, verilen hükmün Tapu Sicil Müdürlüğü’nde infazını zorlaştırır ve duraksamaya yol açar nitelikte olduğu-
Davacının yargılama oturumunda da tekrar ettiği dava dilekçesine göre tapu iptali ile tescil ve müdahalenin önlenilmesi isteğinde bulunduğu, mahkemece, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerini toplayıp, tartışıp, değerlendirilerek oluşacak sonuca göre tapu kaydının iptali ile tescil ve müdahalenin önlenilmesi istekleri hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken yanlışa düşerek sadece müdahalenin önlenilmesi isteği hakkında yazılı gerekçeyle red kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu, bu hava fotoğraflarının kadastro tespitinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği, bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tespit tarihinden geriye doğru 20 – 25 yıl öncesine ait (1977-1987 yılları arası) en az iki farklı tarihe ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olmasının ve bu fotoğrafların stereoskopla üç boyutlu olarak incelenmesinin gerekeceği, ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde, arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği-
Davada ileri sürülen sebebe dayalı iddianın her türlü delille (tanık dâhil) ispat edilebileceği, mahkemece, davacıya veraset belgesini ibraz ile taraf teşkili sağlaması ve tüm delillerini ibraz etmesi için ara kararı kurulmak suretiyle mehil verilmiş ise de verilen mehilin ibrazı gereken deliller yönünden açıklık taşımadığı, ayrıca usul kurallarına uygun olmadığının anlaşıldığı, hal böyle olunca, davacıya ne gibi delilleri ibraz etmesi gerektiği yolunda ve ara kararı kurulmak suretiyle süre verilmesinin, süreye riayetsizliğin sonuçlarının hatırlatılmasının ve ondan sonra bir karar verilmesinin gerekeceği-
Taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ne zaman başlandığının belirlenmesine çalışılması, tanık ve bilirkişi sözlerinin bilimsel esaslara göre hazırlanan uzman bilirkişi kurulu raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihinin duraksamaya yol açmayacak şekilde ayrı ayrı belirlenmesi, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar, ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olup hava fotoğraflarının dava tarihinden geriye doğru 20-25 yıl öncesine ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın 01.04.1971 tarihinde kesinleşen tapulama çalışmalarında "dağ" vasfıyla tescil harici bırakıldığının açıklandığı, kural olarak böyle bir yerin zilyetlikle kazanılabilmesi için diğer koşulların yanında emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesi ve TMK.nun 713/1, Kadastro Kanunu’nun 14. maddesindeki süreleri davasız ve aralıksız geçmesi suretiyle kazanılmasının mümkün olduğu-