Davacının sevk ve idaresindeki ticari minibüs ile seyir hâlinde iken dava dışı dorseye bağlı çekici ile çarpışması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, olaya ilişkin düzenlenen aynı tarihli kaza tespit tutanağında; yolda çalışma yapan ve bölünmüş yolu tek yönlü yola çeviren Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresinin, iki yönlü olarak kullanılan yolda gerekli ayırıcı ve uyarıcı işaretleri koymadığı için kusurlu olduğu, bu durumda; eldeki davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olacağı, mahkemece, davalı idare yönünden işin esasına girilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olmadığı-
Muvazaalı işlemde miras bırakanın, gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıkladığı için görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymayarak, gizli bağış sözleşmesi de şekil koşulları da yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Miras bırakanın asıl irade ve amacının ortaya çıkarılmasına bağlı ve bir iç sorun olan, gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında, doğru şekilde değerlendirilmesinin de büyük önem taşıdığı- Ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalının alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk olduğu- Miras bırakan, sağlığında hak dengesini gözeten, kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilemeyeceği-
Takip dayanağı olan bonoda alacaklı lehtar olup; borçlunun ise keşideci olduğu görülmekle, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşideci doğrudan ilişki içinde olduğundan; lehtarın, keşidecinin imzasının adı muteriz borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu; bonodaki imzanın, borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, borçluya karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu olacağı-
İstinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen bölge adliye mahkemesi hükmünün kaldırılarak bozulmasına karar verildiği halde, hükmün sonuç kısmında dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesi yerine, sehven HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca dava dosyasının ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği anlaşılmakla yapılan maddi hatanın düzeltilmesi gerektiğine-
HMK’nin 373/1-4.maddeleri uyarınca Dairemizin bozma ilamı üzerine dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ve İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama neticesinde bir karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince dosyanın esasa kaydedilmesi ve yazılı şekilde esas hakkında karar verilmesi doğru olmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerektiği-
TTK 732. maddesine göre; açılan davada, sebepsiz zenginleşmediğini ispat külfeti davalıda olup; davalının, davacının aleyhine sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmesi gerektiği- Davalının çek bedelini ödediğine ilişkin ibraz ettiği dekontlara göre ödemelerin, lehtar dahi olmayan dava dışı bir şirkete ve davacı bankanın çekleri ciro ile devraldığı tarihten sonra yapıldığından, davalı tarafça sunulan dekontlarda, ödemelerin dava konusu çeklere ilişkin olarak yapıldığına dair hiçbir açıklama da bulunmadığı için davacı banka ve tüm aşamalarda bu çekler nedeniyle davalının kendisine borçlu olduğunu iddia etmiş olduğundan, davacı bankanın bu ödemeleri kabul ettiğinin veyahut karşı çıkmadığının kabul edilemeyeceği-
Davalının ortak ve müdürü olduğu şirketlerde görev yaparken şirket ortaklarından izin almaksızın, aynı faaliyet konularında kurulan şirketlere ortak ve müdür olması 6762 s. eTTK'nın 547. maddesine aykırı ise de, tarafların birlikte ortak oldukları şirketlerin faaliyet dönemlerinde gerçekte önemli bir miktarda kâr elde edememesi, yapılan ticari faaliyet kârlarının önceki yıllar zararını karşılamaktan uzak olması, şirketin önceki yıllar zararlarının karşılanması için şirket makine ve demirbaşlarının satılmasının gerekmesi, bu nedenle şirketin 2006 yılından itibaren gayri faal duruma gelmesi, davalının kurmuş olduğu ve müdürlük görevini yaptığı şirketlerin diğer şirketlerle aynı müşterilere satış yapmaması, bu nedenle haksız rekabet oluşturacak eylemlerin bulunmaması, davalının eylemleri nedeniyle davacının ortak olduğu şirketin zarara uğradığının ispatlanamaması karşısında, davacı ortağın açtığı dolaylı zarar iddiasına dayalı tazminat davasının reddi gerektiği-
Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminata ilişkin ilamlı icra takibinde, ilamın kesinleşmeden takibe konulduğu ve henüz kesinleşmiş bir karar olmadığı anlaşılmış olmakla; 7176 sayılı Kanunun 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanunu'na eklenen geçici 14. maddesi gereğince; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararı, icra dosyasına ibraz edilinceye kadar durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Taraflarca evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak karşılıklı açılan boşanma davasında, yapılan kusur belirlemesine göre; mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen daha az kusurlu taraf yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilebileceği- Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 373/3 ve 4'e uygun şekilde duruşma açılarak bozmaya uyulduğu halde, davacı yararına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücreti takdir edilmemesinin usule ve kanuna aykırı olduğu-
Alacaklı tarafından başlatılan kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminata ilişkin ilamlı icra takibinde; takip dayanağı ilamın kesinleşmeden takibe konulduğu anlaşıldığından, 7176 sayılı Kanun’un 21. maddesi gereğince; anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takiplerinin, kesinleşmiş mahkeme kararı icra dosyasına ibraz edilinceye kadar durdurulmasına karar verilmesi gerekeceğinden mahkemece, kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-