YİDK kararının iptali ile marka tescilinin hükümsüzlüğü- Bozma sonrası dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ve İlk Derece Mahkemesince karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş olması ve burada karar verilmesinin hatalı olduğu-
Bozmaya uyulmak suretiyle verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine bu kez Özel Dairece ilk bozma gerekçesine dayanak olan 5841 sayılı Kanun’un Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli 2009/31 Esas, 2011/77 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, iptal hükmünün de 23.07.2011 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, iptal kararlarının da kesin çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, henüz anlaşmazlık hâli devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kurulan kararın iptal kararı sonrası doğru olmadığı- Söz konusu bozmaya uyularak verilen karar dayanak kanunun iptali sebebiyle bozulmuş ve işin esasının 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İBK’ya göre değerlendirilmesi, bu değerlendirme sonucunda davanın kısmen veya tamamen kabulü hâlinde ise yürürlükte olan 6099 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesinin gerektiği- Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile iptal öncesi verilen kararlar kesin çözüme kavuşturulmadığından, mahkemece iptal kararı öncesi verilen kararlara hukuken değer atfedilmesinin mümkün olmadığı- İptal kararı sebebiyle yapılan bozma sonrası yargılamaya mahkemece devam edilmiş, Özel Dairece birden fazla bozma ve bu bozmalara uyulmak suretiyle verilen kararlar bulunmakta olup en son mahkemece Özel Dairenin 08.12.2020 tarihli bozma kararına uyulmak suretiyle verilen davanın kabulüne ilişkin karar temyiz edilmiş olduğundan ortada verilmiş bir direnme kararı bulunmadığı, davalı vekilinin bu karara yönelik temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmesi gerektiği-
Mahkemenin kararına yönelik temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılabilmesi için ya bu kararın direnme kararı olması ya da davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine mahkemece verilen bir karar olması gerektiği-
Dosya kapsamı, taraf beyanları ve 04.08.2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 38. maddesi dikkate alındığında, davacı yükleniciye geçici kabul tarihinden sonra peyderpey taksitler halinde ödeme yapılacağı anlaşılmakta olup, davacıya hiç ödeme yapılmadığı gibi iş bedeli ödemelerinin tarihlerinin de belirlenmediğinin anlaşıldığı, bu durumda alacağın teslim tarihinden sonra ödemelerin yapılacağı tarihlerde muaccel olacağı açık olup, alacak muaccel olmadığı sürece alacaklıdan alacak hakkını talep etmesi beklenemeyeceğinden alacak muaccel oluncaya kadar zamanaşımının işlemeyeceği- İlk Derece Mahkemesince, uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve talebin eserin yatırım bedelinin iadesi istemine ilişkin olduğu nitelendirmesi yapılarak yargılama yapıldığı, eser sözleşmelerinde zamanaşımının alacağın muaccel olduğu tarihte başlayacağı, kesin hesap yapılmadığından zamanaşımının başlamadığına, Bölge Adliye Mahkemesince ise; taraflar arasında TBK 470 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan eser sözleşmesi bulunmadığı, tarafların yüklenici ve iş sahibi konumunda olmadığı, eser sözleşmesinin ancak davacı şirket ile işi yaptırdığı yüklenici arasında söz konusu olabileceği, mahkemenin bu yöndeki nitelemesinin doğru bulunmadığı ve davanın açıldığı 27.12.2018 tarihi itibariyle sebepsiz zenginleşmeye ilişkin iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı- Davacı şirketin, davalı dağıtım şirketi tarafından yapılması gereken dağıtım tesisini, yapımını üstlendiği inşaat projesinin elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla eser sözleşmesi hükümleri çerçevesinde inşa ettiği, bu hâlde, Bölge Adliye Mahkemesince; uyuşmazlığının hukuki niteliğinin eser sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle davalı dağıtım şirketinin sorumluluğunun eser sözleşmesi hükümleri uyarınca belirlenmesi gerekirken, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesinde hata yapılmasının, ayrıca yanılgılı değerlendirme ile sebepsiz zenginleşme hükümleri değerlendirilerek yapılan masrafın güncellenmiş bedelinin tahsiline karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- HMK'nın 373/2 maddesinde "Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir." hükmü düzenlenmiş olup, uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından dosyanın yargılama yapılmak üzere İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesine gönderilmesinin uygun bulunduğu-
6100 sayılı HMK. nın 373. maddesindeki usulün dayanağının tarafların Anayasal hukuki dinlenilme hakkının sağlanması olduğu- İlk Derece Mahkemesince, bozma kararı taraflara tebliğ edilmeden, duruşma açılmadan, bozmaya uyulup, uyulmama konusunda taraflara söz hakkı tanınmadan, bu yolda bir ara kararı oluşturulmadan, dosya üzerinden bozma kararı doğrultusunda karar verilerek tarafların hukuki dinlenilme hakkının ihlaline yol açılması hatalı olup, kararın tekrar bozulması gerekeceği-
Uyuşmazlık, yabancı Mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir...
Y 12. HD.'nin "ihalenin feshine karar verilemeyeceğine" dair "önceki" bozma kararının kesin nitelikte olduğu, Y 12. HD.'nin sonraki bozma kararının ise önceki kesin bozmayı ortadan kaldıracak nitelikte olduğu- Y 12. HD.'nin önceki kesin nitelikteki bozma kararına uyularak verilen BAM kararının, Y 12. HD.'nce önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde bozulması üzerine İDM'ce bozma kararına uyularak verilen hükmün temyiz incelemesinin Y HGK'nca yapılacağı- Şikâyetlerde temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasının mümkün olmadığı- HMK m. 373/6 uyarınca, Yargıtay Dairesinin iki zıt bozma kararından hangisinin uygun olduğuna ya da bunların dışında başka bir çözüm seçeneğinin bulunup bulunmadığına üçüncü defa Özel Dairenin değil de Y HGK'nun karar verebileceği, anılan 6. fıkranın da usulî müktesep hakkın istisnalarından olduğu- Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaza dair üçüncü kişi tarafından tapu iptali tescil davası açıldığı ve bu davada verilen kararın, satış kararı ve ihale tarihinden önce kesinleşmiş olduğunu, önceden tapuda ihtiyati tedbir şerhi verildiğini öğrenen ihlale alıcısının, taşınmazın esaslı vasıflarındaki bu hatayı, “..ihale bedelinin iadesi…" talepli icra müdürlüğüne sunduğu dilekçeyle öğrenmiş olduğu- İhalenin feshi istemi, ihale alıcısı üçüncü kişinin taşınmazın esaslı vasıflarındaki hatayı icra müdürlüğüne sunulan dilekçeyle öğrendiği tarihten yedi günlük şikâyet süresinden sonra yapıldığından, hak düşürücüden sonra yapılan ihalenin feshi isteminin re'sen süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği- "Haciz işleminin geçerli olduğu ancak, ihale alıcısının ihale tarihinde tapu iptali ve tescil kararı verildiğini bilmediğinden ihalenin feshi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay bozma ilâmı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verdiği, dolaysıyla hükümsüz hâle gelen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek başvurunun esastan reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle yeniden kurulan hükme ilişkin Özel Daire bozma kararı sonrası dosya ilk derece mahkemesine gönderilmişse de, HMK 373/2 gereğince dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerektiği- Yanılgı sonucu dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmiş olmasının, bölge adliye mahkemesinin HMK 373/3 kapsamında bozma kararına karşı uyma veya direnme kararı verme yetkisini ortadan kaldırmayacağı ve bu yetkinin ilk derece mahkemesine geçmeyeceği- İlk derece mahkemesince direnme adı altında verilen kararın bir sonuç doğurduğundan ya da tarafların leh ve aleyhine usule ilişkin hak bahşettiğinden söz edilemeyeceği-
Uyuşmazlık; yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkin eldeki davada, 6100 sayılı Kanunun 375 inci maddesinin ç ve h bentlerinde hüküm altına alınan yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır..