İlk Derece Mahkemesince bozma üzerine dosya yeniden esasa kaydedilmiş, HMK'nın 373. maddesi uyarınca bozma kararı taraflara tebliğ edilerek duruşma açılmış ve tarafların beyanı alınmış ise de, bozmaya uyulup, uyulmadığına ilişkin bir ara kararı oluşturulmadan, şikayetin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Bozma öncesinde mahkemelerce tebligatı alan kişinin isminin ........... olduğu kabul edilerek hüküm tesis edilmesi, alacaklı tarafından kanun yolu aşamalarında tebligatı alan kişinin halen borçlu yanında çalışan ............ olduğunun ileri sürülmesi ve tebliğ mazbatasının da yeterince okunaklı olmaması karşısında yalnızca ............. yönüyle inceleme yapılmış olmasının yeterli olmadığı- İlk Derece Mahkemesince, bozmaya uyulup uyulmama konusunda bir ara karar oluşturulmadan ve tebliğ mazbatasında adı geçen ................ yönüyle zabıta araştırması yapılmadan, eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Çek yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasında; davanın davalı banka yönünden kabulüne, ... TL bedelli çekten ötürü davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine-
Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay bozma ilamı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verdiği, dolayısıyla hükümsüz hale gelen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacının yaptığı istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek başvurunun esastan reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Muhdesat aidiyetinin tespiti isteği- Bölge adliye mahkemesi tarafından, HMK 373/3 gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre, bozmaya uygun olarak, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği-
Temyize konu dosya daha önce Yargıtay denetiminden geçerek esastan bozulmuş olduğuna göre istinaf değil temyiz kanun yoluna tabi olduğu, bu dosya ile ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen kararın ve o karar üzerine eksik harç tamamlanmak suretiyle verilen İlk Derece Mahkemesi kararının yok hükmünde olduğu- Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere aynı taşınmaz hakkında davanın tarafları arasında görülen dosyanın yargılamanın yenilenmesi dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesi gerektiği-
Davada davalı sıfatı bulunmayan (ticaret sicilinden resen silinen) taraf hakkında çıkartılan ihtarlı muhtıranın usule uygun olmadığı gibi yok hükmünde olacağı-
Satışın, ilan edilen yer ve saatte yapılmasının zorunlu olduğu, bu kurala uyulmaması ihaleye olan talebi ve talibi etkileyen unsurlardan olup ihalenin satış ilanında belirtilen saatten önce başlanması ise katılımı olumsuz etkileyip borçlu yararına aykırı olduğundan fesih sebebi olacağı ve mahkemece re'sen nazara alınması gerektiği- İhale tutanağında başka bir taşınmazın bilgilerinin yazılmasının da ihale sürecinin sağlıklı yapılmadığını gösterdiği, taşınmazın muhammen bedelin üzerinde ihale edilmiş olmasının da re'sen gözetilen bu durumun dikkate alınmasını ortadan kaldırmayacağı- Farklı bir taşınmazın ihalesinin feshine yönelik hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu-
Yerel mahkemece verilen direnme kararına yönelik temyiz isteminin öncelikle kararına direnilen dairece incelenmesi; dairenin direnmeyi yerinde görmesi hâlinde kararını düzeltmesi, yerinde görmez ise Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna göndermesi gerekeceği-
Dava konusu olayın özelliği nedeniyle ceza davası sonucunun eldeki davayı etkilemesi söz konusu olduğundan, ceza mahkemesindeki davanın kesinleşmesinin beklenilmesi gerektiği, kesinleşmiş ceza kararının da değerlendirilerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı tarafından üretilen tescilsiz tabure tasarımında ayaklar arasında oluşturulan dört adet üçgen boşluk şeklindeki görünümü ile taburenin üstünün görünümü itibarıyla karşı davacıya ait tescilli tasarıma nazaran seçenek özgürlüğü ve bilgilenmiş kullanıcının genel izlenimi itibarıyla farklılık arz ettiği, köşebentli tabure ayaklarının işlevsellikle ilgili olduğu ve tasarım korumasının dışında tutulması gerektiği, tasarımlar arasında tek ortak nokta olan hasır görünümlü desenin ise sektörde öteden beri bilinen genel bir desen olduğu anlaşıldığından karşı davada tabure tasarımı yönünden tecavüzün tespiti yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu tecavüzün tespiti isteminin kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği-