Bölge adliye mahkemesinin Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi'nin bozması öncesinde vermiş olduğu kararı ile ilk derece mahkemesinin hükmü kaldırılmış olduğundan bozma ilamı sonrası bölge adliye mahkemesince 6100 sayılı HMK' nın 356, 359, 360 ve 373. maddeleri de gözetilmek suretiyle esas hakkında yeniden hüküm kurularak bir karar verilmesi gerekirken, olayda uygulama yeri bulunmayan HMK'nın 353/1-b,1 madde alt bendi ve 356. maddenin değişiklikle eklenen 2. fıkrası uyarınca karar verilmesinin doğru olmadığı, aynı zamanda kamu düzenine de aykırı olan bu durumun kararın bozulmasını gerektirmiş olduğu-
Bozma kararı sonrasında dosyanın HMK 373/2 fıkrasına aykırı olarak ilk derece mahkemesine gönderilmesi üzerine ilk derece mahkemesince, bozma kararı hakkında aynı Kanun'un 373 ncü maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde bir karar vermek üzere dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerekirken, anılan kanun hükmüne aykırı şekilde direnme kararı ve sonrasında da yazılı şekilde eylemli uyma niteliğinde ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Uyuşmazlık; 10.01.2021 tarihinde davacının vefat edip etmediği buradan varılacak sonuca göre davacının mirasçılarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124 üncü maddesi kapsamında davaya katılımının sağlanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Uyuşmazlık; somut olayda "protokol-ibraname" başlıklı 29.12.2015 tarihli belgenin feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğuran bir belge olarak mı yoksa makbuz niteliğine haiz bir belge olarak mı kabul edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır..
İstinaf incelemesi sonucunda verilen kararlara ilişkin Yargıtay'ın bozma kararı vermesi hâlinde dosyanın yeniden karar verilmek üzere hangi mahkemeye gönderileceği bağlamında değişik olasılıkların işlerlik kazandığı- Bölge Adliye Mahkemesi kararında erkeğin istinaf talebinin kusur belirlemesine yönelik olarak kısmen kabul kararı verildiği hâlde, hüküm kısmında istinaf incelemesi talebinin esastan reddine karar verilmekle, çelişkili bir hüküm yaratıldığı- Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılamaya uygun şekilde erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kusur belirlemesine ilişkin gerekçenin düzeltilerek buna ilişkin yeniden esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yapılan yargılamanın aksine hüküm kısmında kusur belirmesine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
Özel Dairenin bozma kararı, önceki bozmayı ortadan kaldıracak nitelikte olduğundan bozma kararına uyularak verilen hükmün temyiz incelemesinin HGK tarafından yapılması gerektiği- Birinci veya ikinci bozma kararı lehine bir doğruluk veya kesinlik karinesi ihdas etmemekte olup, düzenleme ile somut olay ekseninde iki zıt bozma kararından hangisinin uygun olduğuna yahut bunların dışında başka bir çözüm seçeneğinin bulunup bulunmadığına üçüncü defa Özel Dairenin değil HGK'nun karar verebileceği- HMK 373/6'ya eklenen hükmün usulü müktesep hakkın istisnalarından biri olduğu (Maddi hataya dayalı bozma sebebi ile davalı yararına usulü kazanılmış hak oluşmayacağı ve bu değişik gerekçe ile ön sorunun bulunmadığı görüşünün ise kabul görmediği)- Davacının meslek kodu değiştirilerek form ve sicil inceleme teknisyeni olarak görevlendirilmesine rağmen fiilen kadro değişikliğinden önceki görevini yapmaya devam ettiği anlaşıldığından uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 25. Dönem İşletme Toplu İş Sözleşmesinin 52/d maddesi uyarınca % 6 oranında idareci primi alması gerektiği-
Hükmün temyiz incelemesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılması- Hükmün usulü kazanılmış hakkın istisnasını teşkil etmesi nedeniyle davalı yararına usulü kazanılmış hak doğduğundan söz etmenin mümkün olmadığı- Form ve sicil kontrolörü olarak görev yapmakta iken % 6 oranında idareci primi aldığı ancak 14.09.2015 tarihinde meslek kodunun form ve sicil inceleme teknisyeni olarak değiştirilmesiyle birlikte bu primin de kesildiği fakat meslek kodu değiştirilse bile fiilen aynı işin yapılmaya devam edildiğinin ileri sürüldüğü eldeki davada, davacının % 6 oranında idareci primi alacağına hak kazanıp kazanmadığı-
Bozma ilamının sonuç kısmında “dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine” ibaresinin yazılması maddi hataya müstenit olup ilamda açıkça İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu belirtildiği halde bozma sonrası İlk Derece Mahkemesince bir karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi hükmüne uygun olmayacak şekilde Bölge Adliye Mahkemesi'nce yargılama yapılarak yeniden tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verildiğinin görüldüğü, o halde, Dairemiz bozma ilamı üzerine, İlk Derece Mahkemesince bir karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Her ne kadar dairenin bozma ilamında birinci artırmanın satış kararı ile belirlenen ve ilan edilen yerde yapılıp, ikinci artırmada ihale yapılacak yerin değiştirilmesinin ihaleye ilgiyi azalttığı ve katılımı olumsuz etkilediği belirtilerek, ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuş ise de; somut olayda ........... tarihli satış kararı ile ihale yapılacak yerin Pamukkale Belediyesi Mezat Salonu olarak belirlendiği ancak bu satışın satışa konu taşınmazlardan birinin muhammen değerinin ilanda hatalı yazılması nedeniyle ............ tarihli kararla düşürüldüğü, ............... tarihli satış kararı ile takip konusu taşınmazların yeniden satışa çıkarıldığı ve ihale yapılacak yerin Merkezefendi Belediyesi Mezat Salonu olarak belirlendiği, ihalenin son satış kararında ilan edilen yerde gerçekleştirildiği, buna göre ilk satış kararı ile ikinci satış kararının birbirinden bağımsız olup ilk satış kararına dayalı olarak bir artırma yapılmadığı anlaşılmakla, Dairenin bozma ilamı maddi hataya müstenit olup, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararındaki gerekçesinin yerinde olduğu-
Direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.03.2022 tarihli ve 2018/12-1063 E., 2022/241 K. sayılı kararında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alındığında, mahkeme tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Dairemizin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın kabulüne dair karar vermesinin hatalı olduğu-