Borçlunun adresine gidilerek tutulan haciz tutanağında; dava dışı .........’nin hazır olduğunun, adrese 1 ay önce taşındığını beyan ettiğinin ve kira sözleşmesi sunduğunun belirtildiği, adreste herhangi bir mal varlığına ilişkin tespit olmadığından bu tutanağın İİK’nun 105. maddesi gereğince aciz belgesi niteliğinde olmadığı, bu nedenlerle, davanın borçlunun aciz hali ispatlanmadığından ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği- Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı 3. kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanması mümkün olup bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının değerlendirilmesi gerekeceği-
TBK 19 uyarınca açılan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasında, davalı borçlu tarafından icra dosyasına, "sürelerden feragat ediyorum, tüm maaşım üzerine haciz konulmasına muvafakat ediyorum" şeklinde beyan verilmediği, takiple ilgili araştırmaların ve işlemlerin yapıldığı, davalı 3. kişi, davalı borçlunun uzak akrabası olup, yapılan malvarlığı araştırmasında, davalı 3. kişinin kırtasiye işlettiği, aylık gelirinin 5.000,00 TL civarında olduğu, 3 adet aracının olduğu, kendisine ait evde ikamet edip, kira vermediği belirtildiğinden, davalı borçluya icra takibine konu edilen borcu verebilecek durumda olduğu da anlaşıldığından, dava konusu icra takibinin muvazaalı yapıldığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, borçlunun adresinde yapılan hacizde; borçluya ait haczi kabil mal bulunamaması durumunu ve borçlunun kendisinin de ödeme gücü olmadığı beyanını içeren haciz tutanağının geçici aciz vesikası niteliğinde olduğunun kabulü gerekeceği- Borçlunun adresinde yapılan hacizlerde borçluya ulaşılamadığının, borçlunun hacizden önce verdiği mal beyanında; ........ Oteli'nden geçimini sağlamakta olduğunun, borcunu ödemeye çalışacağını beyan ettiğinin anlaşılması durumunda, davalı borçlunun aciz halinde olduğunun kabulü ile dava şartının gerçekleştiğinin düşünülerek işin esasına girilmesi gerekeceği- Borçlu hakkındaki takip dosyalarından bir kısmının haricen tahsil edilerek kapatıldığı ileri sürüldüğünden, sözü edilen bu icra dosyaları getirtilerek davacının alacağının tamamının ödenip ödenmediğinin araştırılması, davacının alacağının tamamının ödenmiş olması halinde bu icra dosyaları yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu tarafından, dava konusu senedin bedelsiz olduğunun tespiti istemiyle açılan menfi tespit davası henüz kesinleşmediğinden, mahkemece menfi tespit davasının kesinleşmesi beklenerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için borçlu hakkında yapılan ve kesinleşen takibin ve dolayısıyla davacının alacağının davanın kesinleşmesine kadar var olması gerekeceği, davacı alacaklı vekili, borcun ödendiğini belirttiğinden, mahkemece borcun ödenip ödenmediği araştırılarak, ödenmiş olduğunun anlaşılmış olması halinde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Murisin mirasçısı olan davalı borçlu kendisine düşen miras payını mirasın reddi ile engellediğinden, miras payının diğer davalılara geçtiği- Davalı mirasçılar lehine yapılan mirasın reddine ilişkin tasarrufun iptali ile takip dosyaları yönünden mirası reddedene intikal edecek miras payları üzerinde cebri satış yetkisi tanınması gerektiği-
Davanın tasarrufun iptali davası olduğuna, ipotek takyidatının hukuki yararın varlığına menfi bir etkisinin bulunmadığına, dosya borcunun karşılanarak haczin fek edilme durumunun söz konusu olmadığına, yaklaşık ispatın ortaya konulduğuna, İİK’nın 281/II fıkrası hükmüne göre hâkimin iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceğine, somut olayda da iptali istenen tasarruf için açılmış olan işbu tasarrufun iptali davasında, alacaklının davasının kabulü halinde alacağına kavuşmasını tehlikeye düşürmemeye yönelik olarak ihtiyati haciz kararı verildiğine, esasa ilişkin itirazların İİK'nın 265. maddesinde öngörülen itiraz nedenlerinden olmadığına göre davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olmadığı-
Nam-ı müstearın, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması olduğu- Nam-ı müstear niteliğindeki tasarruf işlemlerinin tasarrufun iptali davasına konu olabileceği- Nam-ı müsteara dayalı tasarrufun iptali isteğine ilişkin davalarda yaklaşık ispat ve diğer koşulların varlığı değerlendirilmeden, mahkemece, “ihtiyati haciz talebinin reddine" karar verilemeyeceği-
Mahkemenin, dosya kapsamına uygun gerekçesine ve takdirine; ihtiyati haczin İİK.m.281/2 ve ayrıca ve açıkça düzenlenmiş bulunmasına, ihtiyati haczin tasarruf konusu taşınmaz üzerine konulmuş olmasına, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için dosyada bir kısım delillerin bulunması ve yaklaşık ispat halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği hususunda bir duraksama bulunmamasına, İİK'nın 281/2 madde hükmü uyarınca, tasarruf konusu mal üzerine konulan ihtiyati haciz kararlarında teminatın lüzum ve miktarı bakımından hakime takdir yetkisinin verilmiş olmasına ve yargılama sırasında değişen durum ve şartlar halinde her zaman yeniden bir karar verilebilmesinin mümkün bulunmasına göre; mahkemece ihtiyati hacze karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediği-
İİK'nun 120/2. maddesine göre talepte bulunulabilmesi için aradaki alacağın tereddütsüz olması gerektiği, davalı tarafın böyle bir borcu olmadığını cevap dilekçesinde beyan ettiği gibi 89/1 ihbarnamesine itiraz dilekçesinde de beyan ettiği,o halde herhangi bir açıklama içermeyen havalelerin yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre şirketin davalıya olan borçlarını ödeme mahiyetinde olduğunun karine olarak kabul edilmesi gerektiği, bunun aksini iddia eden tarafın bu hususu ispatla mükellef olduğu-