Dava dayanağı takip dosyaları ile ilgili olarak açılan itirazın iptal davalarının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, kesinleşmemiş ise bekletici mesele yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu şirketin tespit edilen adreslerinde haciz yapıldığının; haciz tutanaklarında da; borçlu şirketin ve borçlu şirkete ait haczi kabil malın bulunmadığının tespit edildiğinin anlaşıldığı, İİK'nun 105/2 maddesine göre haczi kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağı İİK'nun 143. maddesindeki aciz belgesi hükmünde olduğundan, borçlu şirketin aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekeceği-
Haciz ihbarnamesine verilen cevaplar incelendiğinden, davacının alacağının sıraya kaydedildiği belirtildiğinden, davacının alacağını tahsil imkanı olup olmadığı netleşmemiş olduğu ve bu halde, ödeme nedeniyle konusuz kalan davada, davacının tasarrufun iptali davası açmakta haksız olduğu söylenemeyeceğinden, aleyhine yargılama gideri hükmedilemeyeceği-
Davacı sunduğu belgelerle borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olduğunu ispatlayamamışsa da, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanan davacıya bu delili hatırlatılarak, davacının bu delil hakkını kullanmak istemesi halinde, usule uygun olarak eda edilecek yemine göre karar verilmesi, aksi durumda davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-Dava ön koşul yokluğundan reddedilmesi halinde, davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Mirasın reddine dair işlem ile terekenin açılmasıyla borçlunun aktifine geçecek olan mal para vs. değerler karşılıksız olarak diğer mirasçılara geçeceğinden borçlunun mirasın reddine ilişkin tasarrufunun diğer iptal koşullarının oluşması halinde iptale konu olabilecek tasarruflardan olduğu-
Dava açıldıktan sonra davalı borçlu şirketin iflasına karar verilmesi halinde, iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin beklenmesi; kesinleşmiş ise ikinci alacaklılar toplantısının yapılmasından 10 gün sonrasına kadar iptal davasının durdurulmasına karar verilmesi ve davacı alacaklıya İİK’nun 245 ve 255/2 maddeleri gereğince davayı takip konusunda aldığı belge varsa sunması için süre verilmesi, sunulduğu takdirde davanın esasının incelenmesi, sunulmadığı takdirde davanın iflas idaresine ihbarı ile taraf teşkilinin sağlanması ve iflas idaresinin huzuru ile davaya devam edilerek davanın esasının incelenmesi ve hükmün iflas idaresi lehine veya aleyhine kurulması gerektiği-
Tarafları ve davacının davalı borçlu hakkında yaptığı icra takip dosyasının aynı olduğu; diğer tasarrufun iptali davasında da; kat’i veya geçici aciz belgesi sunulmadığından reddine karar verilmişse de, bu karar, haciz tutanaklarının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek bozulduğundan, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği-
Uygulamada alacak-borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığının sıklıkla görüldüğü, bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bonoların ve ilamsız takibe konu alacağın tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağının verilmesi, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişkinin sorulması, gerektiğinde davacı ile davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekeceği-
Davalı borçlu şirketin tespit edilen adreslerinde haciz yapıldığının; haciz tutanaklarında da; borçlu şirketin ve borçlu şirkete ait haczi kabil malın bulunmadığının tespit edildiğinin anlaşıldığı, ayrıca her ne kadar davalı borçlu şirkete ait taşınmazlara haciz konulmuşsa da; bu taşınmazlar üzerinde ipotek ve hacizlerin bulunduğu, böylece davacının alacağını karşılamaktan uzak olduğu da görüldüğünden, borçlu şirketin aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekeceği- Uygulamada alacak- borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığının sıklıkla görüldüğü, bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı çeklerin ve ilamsız takibe konu alacağın tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağının verilmesi, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişkinin sorulması, gerektiğinde davacı ile davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekeceği-
Dava konusu icra takibi hakkında alacaklı tarafından alacak davası açıldığı ve bu davanın kesinleşmediği anlaşıldığından, mahkemece alacak davasının kesinleşmesi beklenerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-