Tasarrufun iptali davasının açılması koşullarından birinin de kesinleşmiş bir alacağın bulunması olduğu, davalı borçlular aleyhine yapılan takipte gönderilen ödeme emirlerinin iptali için açılan davaların kabul edilmiş ve kararların kesinleşmiş olduğu nazara alınarak açılan davanın reddi gerekeceği-
İİK'nın 277 vd. maddeleri gereğince tasarrufun iptali istemi-
Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için, davacının borçlu-davalıdan "gerçek bir alacağının bulunması" ve "icra takibine konu edilip kesinleşmiş olması" gerektiği- Davalı borçlunun müşteki sıfatıyla yaptığı şikayet üzerine alacaklı hakkında silahlı yapma suçundan dolayı ceza davası açılığı gözetilerek alacağın gerçek olup olmadığı hususunda araştırma ve inceleme yapılması gerektiği-
Sanık (borçlu) hakkında dava sonucunda tasarrufun iptaline karar verilmiş olması halinde verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekeceği- TCK'nun da cezaların içtimaı müessesesinin bulunmadığı, hükmedilen adli para cezalarının toplanmasına karar verilmesi gerektiği- İİK’nun 354. maddesinin borcun ödenmesi durumunda da uygulanacağının karar yerinde gösterilmesi gerektiği-
Bedele dönüşen tasarrufun iptali ilamında hükmedilen alacağın kesinleşmeden takibe konabileceği, borçlunun faize ilişkin itirazları incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İcra dosyasında geçici veya kesin aciz belgesi bulunmadığının anlaşılması halinde, davacı alacaklıya borçlu adına düzenlenmiş geçici veya kesin aciz belgesi sunması için makul bir süre verilmesi, aksi halde iptal davasının önşart yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun evinde haciz yapılan hacizde 1.750,00 TL lik ev eşyasının haczedildiği, borçlunun başka haczi kabil malının bulunmadığı belirtilmiş ve bu belge İİK. mad. 105 anlamında geçici aciz belgesi ola­rak kabul edilmiş ise de; borçlu adına kayıtlı 8 araç ve 8 adet taşınmaz bu­lunduğu, alacaklı tarafından borçlunun söz konusu malları üzerinde haciz ve kıymet takdiri işlemlerinin yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece bunlar yönünden kıymet takdiri yaptırılarak üzerindeki haciz tarihleri ve miktarları ve halen geçerli olup olmadıkları tespit edilerek borçlunun aciz halinde olup olmadığı, borçlunun mevcut malvarlığının dava konusu icra dosyasındaki alacak ve fer'ileri karşılayıp kar­şılamadığının tespiti, eğer borçlunun mevcut malvarlığı bunu karşılamaya yeterli ise davanın önşart yokluğundan red­dine, karşılamaması halinde ise, söz konusu haciz tutanağının İİK. 105 anlamında "geçici aciz belgesi" olarak kabulü ile davalılar arasındaki dava konusu tasar­rufların iptaline karar verilmesi gerektiği- Borçlu ile kardeşi arasındaki tasarrufun İİK 278/3-1 madde gereğince bağış­lama niteliğinde olup batıl olduğu; İİK. mad. 280 gereğince de, davalı üçüncü kişinin borçlunun kardeşi olması nedeniyle onun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu; satış bedelinin rayiç değeri altında olması nedeniyle tasarrufun İİK. mad. 278/2 gereğince de iptale tabi olduğu-
Borçlu ta­rafından yapılmış bir tasarrufun bulunmadığı, davanın bu nedenlerle husumet yönünden reddine karar vermek gerektiği-
Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığının belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verileceği- Genel haciz yolu ile başlatılan takip kesinleştiğine ve icra takibinin dayanağı belge genel kredi sözleşmesi olduğuna göre, zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu ve alacalı tarafından açılan tasarrufun iptali davasının zamanaşımını kesmeyeceği-
Bedeli borçlu tarafından öden­diği halde 3.kişi adına tescil edilen malvarlıkları da (nam-ı müstear) borçlunun 3.kişi lehine yaptığı ivazsız tasarruflar olarak iptale tabi olduğu-