Bedeli borçlu tarafından ödendiği halde 3.kişi adına tescil edilen malvarlıkları da (nam-ı müstear) borçlunun 3.kişi lehine yaptığı ivazsız tasarruflar olarak iptale tabi olduğu-
Borçluya ait taşınmazların ve araçların üzerindeki takyidatların halen devam edip etmediği, hacizlerin düşüp düşmediği belirlenmeden ve kıymet takdirleri yaptırılarak, davacı alacaklının borcunu karşılayıp karşılamayacağı açıklığa kavuşturulmadan, mahkemece, aciz halinin gerçekleştiği ve haciz tutanağının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek, tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesine göre tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin noterler tarafından yapılacağı, satış ve devir işleminin siciline işlenmek üzere üç iş günü içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşuna bildirileceği ve bu bildirimle birlikte alıcı adına trafik tescil işleminin gerçekleşmiş sayılacağı- Noterde yapılan araç satış işlemi geçerli bir satış olup, yeni malikin bir aylık süre içerisinde üzerine tescil yaptırmaması halinde, aracın satışının yapılmadığı şeklinde bir yorum yapılamayacağı, bunun ayrı bir cezai yaptırımı bulunduğu, diğer taraftan tasarrufun iptali davasının açılıp açılmadığı, açılmış ise ilgili mahkemesinden verilen kararın kesinleşmesi beklenerek, sonucuna göre sanıkların alacaklılarına zarar vermek kastiyle satış işlemini yapıp yapmadıkları konusunda hukuki durumunun takdir edilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptaline ilişkin olan davada, davacı, davadan feragat ettiğini bildirmiş olduğundan feragat nedeniyle karar verilmek üzere yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekeceği-
Davacı vekili borçlu davalının parasını ödeyerek satın aldığı aracı kendisi adına tescil ettirmesi gerekirken muvazaalı olarak diğer davalı şirket adına tescil ettirdiğini öne sürerek buna ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiş olduğundan mahkemece borçlu davalı şirketin tüm sicil kayıtları üzerinde inceleme yapılarak borçlu davalının şirkette durumunun tesbit edilmesi, şirket ortağı ve diğer yetkili müdürü ile borçlu arasındaki ilişkinin ne olduğunun saptanması, davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak dava konusu aracın satışı ile ilgili kayıt olup olmadığı, satışla ilgili olarak şirketten yapılan ödeme bulunup bulunmadığının belirlenmesi, borcun kaynağı olan sözleşmede sözü edilen satış sonucu alınan paranın şirket kayıtlarında yer alıp almadığının irdelenmesi gerekeceği-
Davacı tarafından ne kesin aciz belgesi ne de geçici aciz belgesi yerine geçen haciz tutanağı ibraz edilmemesi halinde, dava şartının gerçekleşmediği düşünülerek tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Temlik işlemlerinin tarihleri, şartları ve temlik taraflarının defterlerinde yer alıp almadığı, uzman bilirkişiler vasıtası ile açıklığa kavuşturulduktan sonra davacının davalı Müflis AŞ.'nin yönetim kurulu üyesi aynı zamanda yönetim kurulu başkanının kızı olması ve yönetim kurulu diğer üyesinin de kardeşi olmasından dolayı borçlu Şirket tarafından iflastan hemen önce gerçekleştirilen dava konusu işlemden haberdar olacağı da kabul edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun sürekli adres değiştirdiği, bilinen adreslerinde değişik tarihlerde yapılan hacizlerden de bir sonuç alınmadığı, ayrıca kurumlara yazılan yazılar sonucu gelen cevaplardan borçlunun borcu karşılayacak malının bulunmadığı anlaşıldığından, davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği- Davalı üçüncü kişinin, borçlunun baldızı olması ve İİK. mad. 278/III-1 gereğince, bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayılması ve davalı üçüncü kişinin, eniştesi olan borçlunun, alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle tasarrufun iptali gerekeceği-
Dava konusu aracın davacı 3.kişi tarafından borçluya harici satış sözleşmesiyle satılmış olmasına karşın Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesi uyarınca noterlerce yapılmayan satışların geçersiz bulunduğu-
Mahkemece, dava şartı olan aciz belgesi asıl dosya ile birleştirilen dosyalarda sunulduğu, Yüksek Mahkeme İçtihatları ile gelişen uygulama sonucu temyiz aşamasına kadar sunulabileceğinden aciz belgesi sunulmayan birleşen dosyalar yönünden bekletici mesele yapılmadığı, dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile bilirkişi tarafından tespit edilen rayiç değerleri arasında nispi fark bulunduğundan dava konusu tasarrufların İİK 278/3-2 maddesi gereğince bağışlama gibi sayılıp iptale konu olacağı, dava konusu satışların davalı borçlunun alacaklılarını zarara sokmak amacıyla gerçekleştirildiği gerekçesiyle esas ve birleştirilen dosyalar yönünden davanın kabulüyle davalılar arasında yapılan dava konusu taşınmazların satışına ilişkin tasarrufların iptaline, İİK 283. madde gereğince taşınmazların kaydının tashihine gerek olmaksızın davacılara dava konusu taşınmazlar üzerinde cebri icra yolu ile hakkını alma yetkisi tanınmasına karar verilmesinin yerinde olduğu-