Muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemiyle açılan davada, davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlemin davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olduğu, davacının katkı payı alacağının tahsilini sağlamak bakımından eldeki davayı açmakta hukuksal yararı bulunduğu- Taraflar arasında ilyet bağını sağlayan akti bir ilişki bulunmadığı, istekte bulunan şahsın mülkiyet isteme hakkı olmadığından, açılan mal rejimi davalarının genel muvazaa hukuksal sebebine dayanılarak açılan derdest davalarının sonucunun beklenmesine ve mal rejimi davalarının bekletici mesele yapılmasına gerek görülmediği- Muvazaa nedeniyle açılan davalar ister olumlu veya isterse olumsuz sonuçlanmış bulunsun mal rejimi davasının sonucunu kesinlikle etkilemeyeceği- Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde dava değerine göre genel mahkemelerin görevli olduğu-
Nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaalı işlemlerin iptali için dava açılabileceği- 6183 s. Kanun mad. 24 vd. maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davasında, 6111 s. Kanun içeriğinde hazine ile yapılacak anlaşma ile borcun yapılandırmasının, davacı Hazine tarafından açılmış tasarrufun iptali davalarını durduracağı ya da erteleyeceği ve davanın konusuz bırakacağı yönünde bir hüküm öngörülmediğinden iptal koşullarının değerlendirerek, tasarruf tarihindeki borç miktarının belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın satış bedeline üzerindeki ipotek değeri de ilave edilmiş ise de, ipotek bedelinin davalılar tarafından ödenmediği, bu bedelin cebri icra yolu ile satılarak tahsili cihetine gidildiği görüldüğünden, dava konusu mal ,borçlunun borcu nedeniyle davalı üçüncü kişinin elinden çıkmış olduğundan, üçüncü kişi cebri icra sonucu yapılan satıştan elinde artan bir para kalır ise o miktar ile sorumlu olacağı- "Atölye" niteliğindeki taşınmazın devrine ilişkin tasarrufun İİK.nın 280/son maddesi uyarınca "ticari işletmenin devri" niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
İİK.’nun 277 vd. maddelerine dayalı açılan tasarrufun iptali davalarında, alacaklı tarafından kat’i ya da geçici aciz vesikası ibraz edilmesinin -davanın her aşamasında gerçekleştirilebilecek- bir önkoşul olduğu- Mirasın reddi işleminin iptale konu olabilecek tasarruflardan olduğu-
"Üçüncü kişi davalının, davalı borçlu aleyhine yaptığı icra takibi muvazaalı olduğundan, takibin iptali" istemiyle açılan tasarrufun iptali davasında, iptali istenilen icra dosyasına para yatırılması halinde tahsilinde güçlükler yaşanabileceğinden ve usul ekonomisi nedeniyle, mahkemece "dosya içerisine giren paranın (davalı üçüncü kişi) alacaklıya ödenmemesine" dair tedbir kararı verilmesi gerektiği-
Taşınmaz olan fabrika istihkak davasının konusu olmadığından alacaklının bu taşınmaz satışı ile ilgili tasarrufun iptali isteminin bağımsız olarak açılacak tasarrufun iptali davasının konusunu oluşturacağı-
Tasarrufun iptal davasında davacı alacaklının (2006 yılı ocak ayından 2008 aralık ayına kadar olan döneme ilişkin) vergi borcundan kaynaklanan alacağı hesaplanırken, vadesi geçen vergi borcu miktarının esas alınmasının hatalı olacağı- Davacının alacak ve ferilerinin vade tarihine göre değil asıl alacağın; borcun doğduğu tarih, gecikme faizinin ise vade tarihine göre hesaplanması gerektiğinden bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, ek rapor veya yeni bir hesap uzmanı bilirkişiden 2006 yılı ocak ayından iptale konu tasarruf tarihine kadar olan idare alacağı ve fer'ileri konusunda rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK. mad. 97/17 gereğince -istihkak davasına karşılık olarak- açılan iptal davasında alacaklının aciz belgesi sunma zorunluluğu bulunmadığı- Mahkemece öncelikle borçlunun mevcut ve alacaklı tarafından haciz konulan malvarlığının takip konusu borcu karşılayıp karşılamadığı belirlenerek, borcu karşılamadığının tesbiti halinde (takip konusu alacak gerçek bir alacak olup, borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borcun doğumundan sonra yapılmış olması şartları mevcut olduğundan) davalı borçlu ile davacı-karşı davalı 3. kişi şirket arasındaki araç satış sözleşmesinin İİK 278, 279 (dava konusu aracın davacı 3. kişi tarafından borçludan olan alacaklarına mahsuben alındığı savunulduğundan bu durumun İİK. mad. 279/2 gereğince mutad ödeme olup olmadığının değerlendirilmesi) ve 280. madde kapsamında (davacı 3. kişinin borçludan alacaklı olduğu bilirkişi raporuyla belirlendiğinden davacı 3. kişinin borçlunun durumunu bilebilecek kişilerden olup olmadığı, dava konusu aracın ticari araç olması nedeniyle, dava konusu aracın ticari işletme vaya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamının veya mühim kısmının devri olup olmadığının tesbitiyle) iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında icra takibinin sonradan başlatılması ve aciz halinin belirlenmesinin mümkün olduğu-
Tasarrufun iptali davasının sonuçlandırılması için mevcut ve kesinleşmiş bir borcun varlığının şart olduğu-