Şikayetçinin, ipotek verilen-ihaleye konu taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil davasında davacı olmasının, ihalenin feshini talep hakkı vermeyeceği, bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini talep etmesinde aktif husumet ehliyetinin bulunmadığının kabulü gerekeceği- İstemin, İİK.nun 134/2. maddesi uyarınca şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddi halinde işin esasına girilmemiş olacağından, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceğinden mahkemece şikayetçinin para cezasına mahkum edilmesi isabetsiz ise de; anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Her ne kadar icra emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık sürede (9 ay 12 gün sonra ) satış talebinde bulunularak satış avansı yatırıldığı görülmüş ise de, 05.09.2018 tarihinde talep üzerine satışın düşürülmesine karar verildiği, ilk satış talebi ile duran satış isteme süresi kaldığı yerden işlemeye devam edeceğinden 1 yıllık süreden geriye kalan 2 ay 18 gün içinde satış talebinde bulunulması gerekirken bu süreye riayet edilmediği, kaldı ki, yeni bir satış isteme süresi başlatılsa dahi 1 yıllık süreden de sonra 20.09.2019 tarihinde satış talebinde bulunulduğu, dolayısıyla sürenin her halde geçirilmiş olduğu anlaşıldığından, takip düşmüş olup satışın yapılması mümkün olmadığından, mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Kıymet takdirine itiraz üzerine, icra mahkemesinin, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetleyeceği, bu itibarla; mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtilmediği sürece, kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK.’nin 128/a-2 maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, bu yöntemin şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyeceği-
Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmesi gerekeceği- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Takibin durması ile satış isteme sürelerinin işlemeyeceği- 7226 sayılı Kanun’la getirilen durma sürelerinin, İİK’nun 150/e maddesinde düzenlenen 6 aylık süreyi de kapsadığı- İİK’nun 150/e maddesinde belirtilen 6 ay içerisinde satış isteyen üçüncü kişinin üçüncü kişinin ihalenin feshi davası açmakta hukuki yararı bulunduğu-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi yerinde ise de; İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilmek suretiyle ihalenin feshini gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesine rağmen, şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmemesi isabetsiz olup, para cezası yönünden kararın re'sen bozulması gerekeceği-
İstinaf kanun yolu incelemesini engelleyen ................. tarihli ‘davacı tarafın istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına’ ilişkin ek karar olup, aleyhine istinaf yoluna başvurulan işbu ek karar incelenip kaldırılmadan esasa ilişkin istinaf incelemesi yapılması isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesince öncelikle ek karara yönelik istinaf sebeplerini ve ek kararı değerlendirmek, ek karar usulsüz ise ek kararı kaldırıp esasa ilişkin inceleme yapmak gerekeceği-
Tanık beyanlarında fesat iddiasına konu olayın ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı, somut vakalara ve isimlere yer verildiği ve yine diğer tanık ......'ın da; tanık ...... ile .....'un ihale öncesi konuştuklarını gördüğünü, ne olduğunu sorduğunda ........'ın kendisine "beni ihaleye sokmuyorlar" şeklinde bir şeyler söylediğini bildirdiğinin görüldüğü, o halde, birbirini teyit eden ve davacının iddialarıyla uyumlu tanık beyanları nazara alındığında ihaleye fesat karıştırıldığı anlaşılmakta olup mahkemece davanın kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Satış bedellerinin taşınmazların muhammen bedellerinin üzerinde olduğu görülmekle birlikte, Bölge Adliye Mahkemesi’nce isabetli olacak şekilde, borçlunun fesat iddiası yönünden inceleme yapıldığından bahisle şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine hükmedilemeyeceği belirtilmiş ise de; mahkeme kararı kaldırılarak yeniden verilecek karar ile ihalenin feshi talebinin reddi ile birlikte ihale bedeli üzerinden para cezasına hükmedilmemesinin doğru olmadığı-
Taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerekeceği- Şikayete konu taşınmaz yönünden, İlk Derece Mahkemesi’nce şikayetin esastan reddine ve şikayetçiler aleyhine para cezasına hükmedilmesi yerinde ise de; 375.600,00 TL muhammen bedelli taşınmazın 191.500,00 TL'ye ihale edilmesi, fesih gerekçeleri ve şikayetçi ipotek borçlusu tarafından yapılan şikayetin icra mahkemesince kabulü ile icra emrinin iptaline ilişkin verilen karar göz önünde bulundurulduğunda, davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı anlaşılmakla, Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi nazara alınarak, İlk Derece Mahkemesi’nce, davacılar aleyhine hükmedilen para cezasının temyiz incelemesi aşamasında yürürlüğe giren 7343 sayılı Kanun’la değişik İİK.’nin 134/5-3. maddesi gereğince tespit edilecek oran üzerinden hükmedilmesi gerekirken, % 10 üzerinden karar verilmesinin doğru olmadığı-