Kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olmayıp, sadece asıl borçlu lehine taşınmazını ipotek veren taşınmaz maliki olarak takipte yer alan şikayetçinin kendi adına kayıtlı olmayan taşınmazlara ilişkin ihalenin feshini talep etmesinde aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesinin kararını gerekçe hatası nedeni ile kaldırıp, uygun gerekçe ile yeniden esastan bir karar vermesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin kararının "sonucunun doğru" olduğu gerekçesi ile istinaf talebinin esastan reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- İhalenin feshi talebinin esastan reddi karşısında davacı aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu-
Şikayet dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve şikayet nedenlerinin her birinin ayrı ayrı tartışılarak bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığı ve verilen kararın ne olduğu hükümde birer birer açıklanıp gösterilmesi gerekeceğinden, o halde, mahkemece, öne sürülen tüm iddialar ayrı ayrı değerlendirilerek gerekçe oluşturulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince de, başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
İİK.’nun 134/2. maddesinde; açıkça ve sadece “para cezası” kavramına yer verilmiş olmasına rağmen, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın hüküm kısmının 3 numaralı bendinde bu kavram yerine, tahsil ve sonuçları birbirinden farklı olan “idari para cezası” ifadesinin kullanılmasının doğru olmadığı, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince; HMK’nın 353/1-b-2 ve 356. maddeleri gereğince, ilk derece mahkemesi kararının, para cezası yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, bu hususta karar verilmediği anlaşılmış olmakla, İlk Derece Mahkemesince yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirildiğinden ve bu hususun kamu düzeni nedeniyle re'sen gözetilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
İhaleye yeterli katılımın olmadığı, yapılmış olan ilanların gerekli talep ve talibi artırmadığı anlaşıldığından, satış ilanının gazete ile ilan edilmesinin, alakadarların menfaatine uygun olacağının kabulü gerekeceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesi’nce şikayete konu tüm taşınmazlar yönünden istemin kabulü ile ihalelerin feshine karar verilmesi gerekeceği-
6360 s. Kanun ile bazı köyler mahalleye dönüştürülmüş ise de; bu düzenleme taşınmazın idari yapısına ilişkin olup, taşınmazın fiilen köy vasfında olan yerde bulunduğu gerçeğini değiştirmeyeceğinden ve o yöredeki muhtemel alıcılara da satışın duyurulması yönünden köyde ilan gerekliliğini ortadan kaldırmayacağından ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Haciz tarihi ile satış talep ve avans yatırılma tarihi arasında satış isteme süresinin geçtiğinin görüldüğü uyuşmazlıkta, her ne kadar tapu kayıtlarının incelenmesinde ihaleye konu taşınmazlara tekrar haciz konulduğu görülmüş ise de; bu haciz şerhinden sonra alacaklı vekilinin usulüne uygun ve yasal süresinde satış talebinde bulunmadığı görülmekle, satış isteminin varlığını kabul için bu konudaki açık talep yanında satış giderlerinin de yatırılması gerekeceği, satış talebinden önce masraf yatırılmasının, o tarihte satış talebinde bulunulduğu anlamına da gelmeyeceği, buna göre, İİK'nın 106-110. maddeleri gereğince süresinde satış istenmediği nedenle hacizler düşmüş olup, düşen hacze dayalı olarak ihale yapılamayacağından ihalelerin feshi gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf edenin/edenlerin bildirdiği istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ancak hükmün, kamu düzeni açısından doğru olmadığı, ya da gerekçe açısından yanlış/eksiklik olduğu hususlarını karar gerekçesinde açıklayarak, gerekçeye uygun şekilde ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
İİK 149/a-2. uyarınca borçlunun başvurusu "icranın geri bırakılması" değil de, İİK'nun 16-18. maddeleri kapsamında şikayet ise genel kural olan İİK'nun 363/4 ve 364/3 maddeleri uyarınca istinaf-temyiz istemi satışı durduracağı- Usulsüz tebligat şikayetine ilişkin kararın istinaf başvurusu üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılmasının İİK'nun 363/4. maddesine aykırılık teşkil ettiği- Dosya kapsamından anlaşılan bu durumun, mahkemece, gerek istem üzerine gerek re'sen dikkate alınması gerektiği-