Tebliği alan kişinin şirketin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişi olup olmadığı araştırılmaksızın, şirket temsilcisi çarşıda olduğundan doğrudan daimi işçisine yapılan tebliğ işlemlerinin usule aykırı olduğu- Kıymet takdir raporunun, borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve takip dosyasında da borçlunun kıymet takdirine muttali olduğuna dair herhangi bir işlem bulunmadığı için, kıymet takdirine ilişkin hususların ihalenin feshi davası sırasında mahkemece değerlendirilmesi gerektiği- Satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olsa da, satış ilanı ve kıymet takdiri tebliğlerinin usulsüz olduğu görülmüş olup borçlunun kıymet takdiri tebliğinin usulsüz olduğu iddiasının kıymet takdirine itiraz olarak kabul edileceği- İcra mahkemesince, borçlunun, taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine, muhammen bedelin altında ya da aynı olması halinde ise zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu bağımsız bölümün muhammen değeri ve ihale bedeli değerin, İcra ve İflas Kanunu'nun 364/1. maddesinde belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyetinin olmadığı- Mahkemece, şikayetçi .......'nin takibe dayanak kredi sözleşmesinde borçlu sıfatı olmadığı gibi tapu sicilindeki ilgili veya ihalede pey süren de olmadığı görüldüğünden, satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğu gerekçesiyle, adı geçenin maliki olduğu bağımsız bölüme yönelik şikayetin kabulü ile ihalenin feshine, maliki olmadığı taşınmazlara yönelik şikayetinin ise aktif husumet yokluğundan reddi ile bu taşınmazlar yönünden para cezasına yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçinin ihalenin feshi isteminin, satış bedeli muhammen bedelin üzerinde olan iki taşınmaz yönünden zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden, ilk derece mahkemesince, bahsi geçen iki taşınmaz yönünden de ihale bedellerinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İcra ve İflas Kanunu'nun 363/1. maddesine göre, istinaf yoluna başvuru süresinin, ilk derece mahkemesi kararının tefhim veya tebliğinden itibaren on gün olduğu-
İcra dosyasında bir vekil ile temsil edilmediği anlaşılan borçlu asile satış ilanı satıştan makul bir süre önce bizzat tebliğ edildiğinden, ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği
İhalenin feshi isteminin, yasal yedi günlük süreden sonra olması nedeni ile davanın süre aşımından reddine ve işin esasına girilmemesi nedeniyle de şikayetçiye para cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
İcra müdürlüğünce İİK'nun 149/b maddesinin emredici bu hükmüne rağmen taşınmazı takip tarihinden önce satın alan yeni malike ödeme emri gönderilmemesi ve dolayısı ile taşınmazın yeni malikine itiraz ve defilerini ileri sürme hakkı verilmemesinin yasaya aykırı olduğu, bu eksikliğin ancak HMK'nun 124. maddesine göre, alacaklı tarafından, taşınmazı takip tarihinden önce ipotekle yükümlü olarak satın alan kişiye karşı ek takip talebinde bulunulup ödeme emri gönderilmesi suretiyle sonradan tamamlatılabileceği, bu hususun takibin her aşamasında ve süresiz olarak ileri sürülebileceği-
Mahkemece hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş olduğundan ve borçlu tarafından icra müdürlüğünce alınan rapora itiraz edildiğinden iki yıllık sürenin, icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihinden başlayacağı- Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olması halinde, şikayetin kabulü ile re'sen ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçinin kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olmayıp, sadece asıl borçlu lehine taşınmazlarını ipotek veren taşınmaz maliki olarak takipte yer aldığı görüldüğünden, şikayetçinin kendi adına kayıtlı olmayan taşınmaza ilişkin ihalenin feshini talep etmesinde aktif husumet ehliyetinin bulunmadığının kabulü gerekeceği- İİK'nın 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde; işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
Borçlunun, dava dilekçesinde ................. tarihinde yapılan satış ilanında .... no'lu taşınmaz ihalesinin feshini talep ettiği, şikayete konu taşınmazın ihale bedellerinin ........... TL olduğu görülmekle, mahkemece ihalenin feshi isteminin reddedilmesi yerinde ise de, bu ihale bedelinin takdiren % 1'i oranında para cezasına hükmedilmiş olduğundan, rakamsal olarak .......... TL para cezasına hükmolunması isabetsiz olup, bozma sebebi ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-