Mahkemece; İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca duruşma açılarak taraflar davet edilip beyanlarının alınmasının, gösterecekleri deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Fesih istemine konu olan ihalede satılan 06 BD 1397 plakalı aracın muhammen bedelinin 01.10.2013 tarihinde 24.000TL olarak belirlendiği halde söz konusu menkulün 26.06.2012 tarihinde belirlenen 25.000TL muhammen bedel üzerinden ihaleye çıkartıldığı ve menkulün 24.000TL muhammen bedel yerine daha yüksek muhammen bedel üzerinden ihaleye çıkartılmasının borçlu lehine olduğu, menkulün satış bedeli olan 25.000TL'nin ise 24.000TL olan muhammen bedelin üstünde, ihaleye çıkılan muhammen bedel olan ise 25.000TL'ye eşit olduğu ve dolayısıyla satış bedelinin menkulün 01.10.2013 tarihli muhammen bedelinin üzerinde olduğu, bu nedenle, zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı-
Şikayetçi borçlunun istemi, takibin kesinleşmesinden sonraki evrede yapılan bakiye borç hesabına ilişkin icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkin olup, dosya hesabının satış kararından sonra yapılmış olmasının, şikayetin esasının incelenmesine engel olmamakla birlikte, söz konusu şikayet ihalenin feshi sebeplerinden olmaması nedeniyle ihalenin feshi davasında da incelenemeyeceği-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ikinci fıkrada yer alan oran yüzde yirmi olarak uygulanacağı düzenlemesinin yer aldığı, Yasa’nın bu hükmünün emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanmasının gerekeceği-
Şikayet konusu taşınmazlardan, 20.075,00 TL muhammen bedelli 586 sayılı parselin 22.500,00 TL'ye, 26.216,00 TL muhammen bedelli 799 sayılı parselin 28.500,00 TL'ye, 38.250,00 TL muhammen bedelli 1046 sayılı parselin 49.500,00 TL'ye, 67.944,00 TL muhammen bedelli 1288 sayılı parselin 95.000,00 TL'ye, 192.000,00 TL muhammen bedelli 1559 sayılı parselin 270.000,00 TL'ye satıldığı, dolayısıyla satış bedellerinin, taşınmazların muhammen bedellerinin üzerinde olduğu, bu durumda, zarar unsuru gerçekleşmemiş olup; şikayetçi sözü edilen taşınmazlar yönünden, İİK'nun 134/8. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığından anılan taşınmazlara ilişkin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı, o halde, mahkemece, anılan 5 parça taşınmaza yönelik istemin açıklanan nedenle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek hüküm tesisi yerinde değil ise de; sonuçta istem reddedildiğinden mahkeme kararının sonuç itibariyle doğru olduğu, ancak; İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca, işin esasına belirtilen nedenle girilmemiş olacağından şikayete konu 586,799,1046,1288 ve 1559 parsel sayılı taşınmazlar bakımından şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
K. takdirine itiraz üzerine verilen kararlar kesin olmakla birlikte bu hususu itiraz eden borçlunun ihalenin feshi aşamasında ileri sürülebileceği- Borçlunun kıymet takdirine itirazı üzerine aleyhine hüküm tesis edilmiş olmakla, icra mahkemesinin bu şekilde belirlediği değer esas alınarak yapılan ihalelerin feshinin gerekeceği-
Şikayetçinin, borçlu şirketin ortağı olup, kendisinin borçlu sıfatının bulunmadığının ve İİK' nun 134/2. maddesinde sayılan kişilerden olmadığının anlaşıldığı, o halde mahkemece, şikayetçinin isteminin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerekeceği-
İstemin, İİK.nun 134/2. maddesi uyarınca şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddi halinde işin esasına girilmemiş olacağından, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceğinden mahkemece şikayetçinin para cezasına mahkum edilmesi isabetsiz ise de; anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İcra müdürlüklerinin, mahkeme kararlarını aynen infaz ile görevli olduğu, aile mahkemesince verilen, icra vasıtasıyla satışın önlenmesine yönelik sihtiyati tedbir kararının, bu karar aynı mahkemece kaldırılmadıkça uygulanması gerektiği gibi, icra mahkemesinin de anılan kararla bağlı olduğu, başka bir deyişle icra mahkemesince ihtiyati tedbir kararının yorumlanamayacağı-
Her ne kadar borçlulara yapılan satış ilanı ve kıymet takdir tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğü iddia edilmiş ise de, şikayet dilekçesinde taşınmazların kıymetinin düşük olduğunun ileri sürülmediği, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde zarar unsurunun oluşmadığının kabulünün gerekeceği-