Kıymet takdirinin istenmesi –satışa esas olmak üzere ibaresiyle dahi olsa- veya kıymet takdirinin yapılmış olmasının satışın istenmesi anlamında düşünülemeyeceği, satış isteminin varlığını kabul için bu konudaki açık talep yanında satış giderlerinin de yatırılması gerekeceği- İİK'nun 106-110. maddeleri gereğince süresinde satış istenmediği için taşınmazlardaki haciz düşmüş olup, artık düşen bir hacze dayalı olarak ihale yapılamayacağından ihalenin feshi gerekeceği-
İhale bedelinin muhammen bedelin üzerinde gerçekleştiği görüldüğünden, şikayetçi borçlu yönünden zarar unsurunun oluşmadığı, o halde borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı, buna göre Bölge Adliye Mahkemesince,  istemin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği- İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
Yüksek mahkemece, İlk Derece Mahkemesi kararının, tebligatların usulüne uygun olduğu ve başkaca da fesih nedeni bulunmadığından bahisle bozulduğu, İlk Derece Mahkemesince, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, bozma ilamı gereklerinin yerine getirilmediğinin görüldüğü, zira; ihalenin feshi talebine konu iddiaların esasına girilip incelenmiş olmakla davanın esastan reddi yerine hukuki yarar yokluğundan reddinin doğru olmadığı- İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmünün, taşınır ve taşınmaz satışlarını kapsayan emredici nitelikte bir düzenleme olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-
İhale konusu taşınmazlara ilişkin KDV oranının %18 olduğu belirtilerek satış kararı doğrultusunda gerekli yerlerde ve vasıtalarla ilan edildiği, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürede KDV oranı şikayet konusu yapılmadığı anlaşılmakla, ihale alıcısının ihale şartlarını bilerek ihaleye girdiğinin ve ihale konusu taşınmazları sürdüğü pey ile aldığının sabit olduğu, o halde herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihaleden sonra taşınmaz bedellerine KDV ve damga vergisi uygulanmaması talebinin icra mahkemesinde ileri sürülemeyeceğinin kabulü gerekeceği-
Davacı borçlular vekili istinaf başvuru dilekçesinde, satış ilanının gösterilen adreste daimi evrak memuruna tebliğ edildiğini, bu tebligatta, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunup bulunmadığının araştırılıp tespit edilmediğini iddia etmiş ise de, dava dilekçesinde bu hususun ihalenin feshi nedeni olarak gösterilmediğinin anlaşıldığı, dolayısıyla dava dilekçesinde ileri sürülmeyen bu nedenin istinaf incelemesinde dikkate alınmasının mümkün olmadığı-
Şikayetçinin dava dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde süresinde satış istenmediği hususunu ileri sürmediği anlaşılmakla, İİK’nun 150/e maddesi re’sen gözetilemeyeceğinden, süresinde satış istenmemesinden dolayı icra takibinin düştüğü gerekçesi ile ihalenin feshine karar verilemeyeceği-
Şikayetin esasa ilişkin nedenlerle reddine karar verildiği anlaşılmakla, mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceğine ilişkin hükmün, taşınır ve taşınmaz satışlarını kapsayan emredici nitelikte bir düzenleme olup kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği-
İhalenin feshi talebinin esastan reddi halinde İİK.’nun 134/2. maddesinde; açıkça “para cezası” kavramına yer verilmiş olmasına rağmen, mahkemece bu kavram yerine “tazminat” ifadesinin kullanılmasının doğru olmadığı, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Muhatabın takip talebinde gösterilen adresine, adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde tebliğ memurunun kendiliğinden Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesini uygulayarak tebliğ edildiğinin görüldüğü, satış ilanı tebliğinin bu hâli ile Tebligat Kanunu’nun 21/2 ve 23/8. maddesi ile Yönetmeliğin 16/2 maddelerine göre usulsüz olduğu, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğundan, borçlu yönünden ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
İhale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olduğunun görüldüğü, şikayetçinin dava konusu ihalede ihale alıcısı olup, ihalenin feshi isteminde menfaatinin ne suretle muhtel olduğunu ispatlayamadığı, dolayısı ile bu durumda zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, şikayetçinin İİK’nun 134/8.maddesi kapsamında ihalenin feshini istemek kapsamında hukuki yararının bulunmadığı- İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-