İcra mahkemesini, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halledeceği- Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı-Şikayet dilekçesinde, cezalandırma isteği ile birlikte tazminat isteminde bulunulduğu, tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği; somut olayda şikayetçi vekiline eksik dava harcını yatırması hususunda süre verilerek sonucuna göre hukuki durumunun takdirinin gerektiği-
Kanun koyucunun netice-i talep veya dava türü ne olursa olsun "dava konusu bir miktar para alacağı" olan tüm talepler hakkında, alacaklı ve borçlu açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını, dava şartı olarak düzenlemeyi amaçladığı, "menfi tespit" talebi ile "alacak" talebinin hukuken aynı kavramlar olmayıp, bu davalar sonucunda netice-i talepler ile kurulacak hükümlerinde farklı olduğu, ancak burada dava konusu bir miktar para alacağı ise, açılacak davanın yada talebin ne olduğunun bir önemi olmadığı, ister alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktasının "dava konusunun bir miktar para alacağı" olduğu, sadece netice-i talepler ve mahkemelerce kurulacak hükümlerin birbirinden farklı olduğu, sınırlayıcı bir yorum yaparak sadece "alacak" veya "tazminat" davalarıyla sınırlı bir uygulama yapmanın kanun koyucunun iradesine aykırı olacağı, zira böyle sınırlayıcı bir yorum yapıldığında İİK mad. 67'de düzenlenen "İtirazın İptali" ve 72'de düzenlenen "İstirdat" davalarında arabulucuya başvuru sürecini muğlak hale getireceği, alacaklı tarafından açılacak alacak davasının "arabulucuya başvurma" dava şartına tabi tutulması, ancak aynı konu ve alacak ile ilgili borçlu tarafından açılacak menfi tespit veya istirdat davasının "arabulucuya başvurma" dava şartına tabi tutulmaması durumunda bu uygulamanın alacaklı yönünden T.C. Anayasa'sının 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlaline yol açacağı, bütün bu nedenlerle TTK mad. 5/A gereğince, menfi tespit talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmesi gerektiği-
Limited şirketlerin sermaye şirketi olup bir ticari şirket olarak tüzel kişiliği haiz olduğu bu nedenle bütün haklardan yararlanabileceği ve borçları üstlenebileceği- Şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olup, gerçek kişi olduğundan şirkete göre üçüncü kişi sayılacağı- Her ortağın usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı, şirkete karşı borçlu olduğu; borçlu şirketin, şirket ortağında ki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından, sermaye alacağının haczinin mümkün olacağı bu nedenle şirket ortakları, borçlu şirket bakımından üçüncü kişi sayılacağından, haciz ihbarnamesinin gönderilebileceği-
İkinci haciz ihbarnamesine karşı süresinde itiraz edilmesi halinde üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderilmesinin mümkün olmayacağı, bu nedenle üçüncü haciz ihbarnamesinin iptalinin gerektiği-
Şikayet dilekçesinde, cezalandırma isteği ile birlikte tazminat isteminde bulunulduğu görüldüğünden, tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği cihetle, "eksik dava harcını yatırması" hususunda süre verilerek sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerektiği-
İİK'nun 89. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada davalının vefat ettiği tarih ile dava tarihi arasındaki zaman dilimi gözetildiğinde, davacı tarafından, davalının ölmüş olduğunun bilinmemesinin mazur görülebilir bir maddi hatadan kaynaklandığı (HMK. 124/4) kabul edilerek, davacıya, davalının mirasçılarını davaya dahil etmesi için süre verilmesi ve sonucuna göre davaya bakılması gerektiği-
Davacıya gönderilen haciz ihbarnamelerine karşı cevap olarak dava dışı şirketin kendilerinden alacağının bulunduğunun belirtildiği, haciz ihbarnamelerine itiraz edilmeden kesinleşmesi üzerine alacağın varlığının kesinleşmesi sebebiyle davacıya ait hesaptan dava konusu borcun ödendiği, davacının haciz ihbarnamelerine karşı sehven “...bulunmaktadır..” şeklindeki cevabi yazıların düzeltilmesi amacıyla icra mahkemesine yapılan şikayetin de reddine karar verildiği anlaşılmakla, İİK. mad. 89/5, 2. cümle uyarınca, icra takip alacaklısının, kötü niyetli olma koşulunun aranacağı; davalının, kötü niyetli olduğu iddiası ispatlanamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 89/3 uyarınca menfi tespit istemine ilişkin davanın,  üçüncü haciz ihbarnamesinin bildiriminden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği; bildirimin “usulüne uygun tebligat” ile yapılmış olacağı- Davacının, haciz ihbarnamesine itiraz ettiği ve tebligat adresi olarak adresini bildirdiği, ancak davacıya, İİK. mad. 89/3 uyarınca 3. haciz ihbarnamesinin, bildirmiş olduğu bu adres yerine Tebligat Kanunu’na aykırı şekilde mernis adresine tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından eldeki davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek, esasının incelenmesi gerektiği-
Alacaklı vekilinin "haricen tahsil" bildiriminde bulunması üzerine, icra müdürlüğünce yapılan ödemeler dikkate alarak, varsa bakiye borç muhtırasının tahsil harcı da eklenmek suretiyle gönderilmesi gerektiği- B.ye borcun bulunmaması halinde ise; tahsil harcının yükümlüsünün borçlu olduğundan, tahsil harcı borçlunun borç hanesine eklendikten sonra bakiye harcın borçludan tahsili gerekeceği-
Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlı olduğu- Haciz konulan hesapların tek tek incelenmesi, ayrı ayrı her bir hesap için hesaplara yatan paraların niteliğinin belirlenmesi ve her bir hesabın havuz hesabı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği