Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.03.1972 gün 1970/496 esas 162 sayılı kararında da belirtildiği gibi, İcra Mahkemesine İİK’nın 89/4 ve 338/1. maddeleri uyarınca hem tazminat hem de cezalandırma istemiyle birlikte açılan davada, icra hakimi davanın niteliğine göre hem hukuk ve hem de ceza hakimi sıfatına haiz bulunmakta olup, mahkeme sıfatının tayininde öncelikle cezalandırma isteğinin göz önünde tutulması gerektiği, tazminat ve cezalandırma istemiyle birlikte açılan davalara ceza mahkemesi sıfatıyla bakılacağı-
İİK mad. 89/1'e göre gönderilen haciz ihbarnamesinin 3. kişiye tebliği tarihi itibariyle, 3. kişi ile icra dosyasının borçlusu olan şirket arasındaki ticari borç-alacak ilişkisinin ortaya çıkartılması amacıyla, borçlu şirkete ait ticari defter ve belgeler ile 3. şahıs kuruma ait muhasebe defteri ve kayıtları üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği-
Bedeli paylaşıma konu aracın kaza sonucu pert olması ve kasko bedelinin icra dosyasına yatırılmış olması halinde araç üzerindeki hacizlerin bu kasko bedeli üzerine geçeceği-
Şikayetçinin haciz tezkeresi ile kesinleşen ve dava dosyasındaki borçluya iadesi gereken harç üzerine haciz yazısı gönderildiğinden, İİK'nun 88. maddesine göre haciz müzekkeresi tarihinde henüz haczi mümkün bir para bulunmadığı; bu sebeple bu tarihte haciz konulmasından söz edilemeyeceği için şikayetin reddi gerektiği- 
Mahkemece, İİK 89/1. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesinin 3. kişiye tebliği tarihi itibariyle, 3. kişi kooperatif ile icra dosyasının borçlusu olan şirket arasındaki ticari borç alacak ilişkisinin ortaya çıkartılması amacıyla, her iki tarafa ait defter ve belgeler ile varsa cari hesap ekstrelerinin, kesilen karşılıklı fatura ve ödeme belgelerinin üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, sadece 3. şahıs kooperatifin defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak sanık hakkında beraat kararı verilemeyeceği-
Şikayet tarihi nazara alındığında İİK'nın 347. maddesinde belirtilen öğrenmeden itibaren üç aylık sürenin geçmediği anlaşılmakla; yargılamaya devamla davanın esası incelenerek sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekeceği- Tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği de gözetilerek, nisbi peşin harç tamamlattırılıp, şikayetçi vekilinin, İİK'nın 89/4. maddesi uyarınca tazminat talebi hakkında da hüküm kurulması gerekeceği-
Haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğundan, şikayetçi tarafından birinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresi içerisinde itiraz edilmiş olmakla, borçlunun şikayetçi üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş bir alacağının bulunmadığı, ve bu durumda şikayetçiye gönderilen ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin yok hükmünde olacağı ve iptaline karar verilmesi gerektiği-
İcra memurunun haczi istenen malın üçüncü kişiye ait olduğuna dair iddia üzerine haciz yapmaktan kaçınamayacağı, bu konu hakkında araştırma- inceleme yetkisine sahip olmadığı ve haciz yapıp yapmama konusunda takdir yetkisinin olmadığı- İstihkak iddiasına konu malın kime ait olduğunu inceleme, bu konuda karar verme yetkisi ve görevinin icra mahkemesine verildiği- İstihkak davasının, istihkak iddia edilen malların hacizden kurtulması için başvurulan bir dava olduğu- İstihkak davasının haczedilen malın borçlunun ya da üçüncü kişinin elinde bulunması ihtimaline göre farklı usullere tutulduğu- Haczedilen menkuller borçlunun elinde kabul edilip üçüncü kişi istihkak iddiasında bulunup alacaklı veya borçlu buna itiraz ederse, istihkak iddiası ile ilgili icra mahkemesinin karar vereceği ancak haczedilen menkuller üçüncü kişinin elinde ise, istihkak iddiası icra müdürlüğünün alacaklıya istihkak davası açması için süre vereceği- İcra takibi sırasında haksız yere malı haczedilen üçüncü kişinin bu yüzden doğacak gerçek zararının ödetilmesi, İİK mad. 97 hükmü dışında genel hükümlere göre genel mahkemelerde açılabileceği ve ayrı bir dava ile isteyebileceği- İcra memurunun yetkisini aşarak haciz işlemi yapmaması halinin bir hakkın sebepsiz yere sürüncemede bırakılması niteliğinde olup süresiz şikâyete tabi olduğu-
Gerçek kişiye iş yerinde tebligatın muhataba bizzat teslim edilmek suretiyle yapılması gerektiği- Davacıya haciz ihbarnamesinin tebliğine ilişkin tebligat evrakında iş yerinde tebligat yapılmasına rağmen davalının çalışanı olmayan dava dışı bir kişi adına aynı konutta oturan sıfatıyla tebliğ edildiği, bu nedenle evrak üzerinde kaşede yazan hususların inandırıcılığı ve geçerliliğinin bulunmadığı, yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve itirazın süresinde kabul edilmesi gerektiği- Mahkemece haciz ihbarnamesi tebliğinin usulsüzlüğünün tespit edilerek itirazın süresinde kabul edildiği gözetildiğinde, davacı (üçüncü kişi) hakkında kesinleşmiş haciz ihbarnamesi ve borç bulunduğundan bahsedilemeyeceği ve mahkemece dava açılmasında hukuki yarar olmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği (6183 s. K. mad. 79)-
Mükerrer ödeme yapılmasında davalıların dahili olmamışsa, hiç kimse kendi kusuruna dayanarak hak elde edemeyeceğinden, idarenin kendi kusurundan kaynaklanan mükerrer ödemeden dolayı, davalıların sorumlu olmayacağı da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği- Davacı üniversite tarafından sehven yapılan ödemeden dolayı dava dışı şahıslara yönelik olarak takibe devam edildiği anlaşıldığından, icra dosyasında da davacı tarafından tahsilat yapılma ihtimali bulunduğundan sebepsiz zenginleşmeye neden olmamak için hükmün belirtilen icra dosyası ile tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere kurulması gerektiği- Davalılara yapacakları işlem konusunda ayrıca özel ve teknik yönden eğitim verilmediği, iş yoğunluğu bulunduğu, şirketler hakkında sürekli haciz ihbarnamelerinin geldiği, ayrıca şirketler arasında isim benzerliği ve adi ortaklık ilişkisi bulunması, davalıların bu işlem nedeniyle şahsi çıkar sağlamaması, kasıt ve eylem birliği bulunmaması birlikte gözetildiğinde, belirlenen zarardan davalılar yararına hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği- Hakimlik mesleğinin gereği olarak bilinmesi gereken zamanaşımı konusunda bilirkişiden ek rapor alınmasının hatalı olduğu-