89/I haciz ihbarnamesine yapılan “itirazın kaldırılması” talebinin -İİK. nunda “haciz ihbarnamesine yapılan itirazın kaldırılması” gibi bir itiraz ve şikayet yolu bulunmadığından- icra mahkemesine yapılmış olan bu başvurunun (“itirazın kaldırılması” ve 3. kişinin “icra tazminatına mahkum edilmesi” isteminin) İİK.nun 89/IV kapsamında açılmış bir tazminat ve ceza davası olarak algılanması gerekeceği-
Borçlu şirket ortağı, borçlu şirket yönünden “3. kişi” sayılamayacağından, şirket borcundan dolayı şirket ortağına gönderilen haciz ihbarnamesinin sonuç doğurmayacağı, bu konuda yapılacak şikayetin süreye bağlı olmadığı-
İleride takibin kesinleşmesi koşulu ile henüz takip kesinleşmeden gönderilen haciz ihbarnamesinin hukuki sonuç doğuracağı-
3. kişi tarafından süresi içinde haciz ihbarnamesine itiraz edilmiş olması halinde, 3.kişiye bundan sonra 2. Ve 3. Haciz ihbarnamelerinin gönderilemeyeceği-
İİK.nun 78. ve 89. maddesindeki haciz işlemlerinin sebep ve sonuçlarının farklı olduğu-
Şikayetçi Üniversitesi Vakfına (adreste bulunan muhatabın muhasebecisine yapılan tebligatın usulsüz olduğu (Teb. K. mad.12-13; Teb. Tüz. mad. 17 ve 18)- Borçlunun (vekilinin) icra mahkemesine verdiği dilekçede “gecikmiş itirazdan” söz etmesinin sonuca etkili olmadığı, çünkü HMK’ nın 33. maddesi gereğince hukuki sebebi ve uygulanacak yasa maddesini belirlemenin hakimin görevine giren bir konu olduğu; ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğün gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyeceği, tebligatın usulsüz olarak yapılmış olduğu sonucuna varılması halinde Tebligat Kanunun 32. maddesi çerçevesinde tebliğ tarihinin düzeltilmesiyle yetinileceği-
İİK.nun 78. maddesi uyarınca kendisine haciz müzekkeresi gönderilen 3. kişi haczi uygulamakla yükümlü olup, “üzerine haciz konmak istenen şeyin (paranın) haczi kabil olmadığını” belirterek haciz işlemeni uygulamaktan kaçınmayacağı-
Üçüncü kişilerin haciz ihbarnamesine itiraz etmemelerinin, “haciz konusu paranın kendileri nezdinde olduğu”nun kabulü anlamını taşıdığı-
Borçlu-sanığın "tüzel kişi" olması halinde, davanın İİK. 345 uyarınca, sanık olarak tüzel kişiyi temsile yetkili gerçek kişi ya da kişilerin gösterilerek, bu kişilere karşı (bu kişilerin ad ve soyadları belirtilerek) açılması gerekeceği böyle yapılmayıp "tüzel kişi yetkilileri" ya da "tüzel kişilik" hakkında şikayette bulunamayacağı, aksi taktirde mahkemece "davanın reddine" şeklinde karar verilmesi gerekeceği–