Yapılan tahsis veya tesis, taşınmazın tamamını kamulaştırmayı gerektirmediği ve bu tahsis nedeniyle irtifak tesisinin yeterli bulunduğu durumlarda, idarece irtifak hakkı tesisi ve tescil talebinde bulunulabileceği-
Medeni Kanunun mülkiyet hakkının doğumunu, nedene bağlı bir hukuksal işlem olarak kabul ettiği- Yolsuz tescilin, üst kavram olarak gerek kazanma nedenine dayanmayan haksız tescilleri ve gerekse dayandığı kazanma nedenini geçerli olmayan tescilleri kapsadığı-
1965 yılında yapılan orman tahdidinin 1 ile 5 nolu OSN noktalarının yer aldığı ilk 6 sayfasını da içeren tüm belgelerinin ekleri ile birlikte getirtilmesi, Hacim ve Asar derelerinin kadastro paftasında ve zeminindeki yerlerinin tam olarak saptanması ve ayrıca dosya içeriğinde dava konusu taşınmazın kapama zeytinlik olduğu belirtildiğinden, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Hakkındaki Kanun kapsamında durumunun değerlendirilmesi gerekeceği-
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağ­lıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzel­tilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmasının gerekeceği- Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşın­maz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülki­yet aktarımına neden olunmaması gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi istenen ta­şınmazların değeri belirlenmeden, mahkemenin görevli olup olmadığı araştırılmaksızın işin esası hakkında karar verilemeyeceği-
Davacı tarafından keşide edilen ihtarnameye rağmen akde aykırılık giderilmediğinden davanın kabulü ile davalıların tahliyelerine karar verilmesi gerekeceği-
Hakkın saldırıya uğ­raması olasılığının, kural olarak hak sahibine erken dava açma hakkı tanımayacağı; davanın ileride hakkın tecavüze uğraması halinde eda davası olarak açılabileceği-
Ticari amaçla satın alınan taşınmaza ilişkin davaya Tüketici Mahkemesinde değil Genel Mahkemelerde bakılması gerekeceği-
Kiracı şirket ile davalı şirketin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun birleşmeleri sonucunda davalı şirket, kiracı şirketin sahip olduğu bütün hak ve alacakları ile borçlarına sahip olduğundan külli halefiyet ilkesi gereğince kira sözleşmesindeki hak ve borçların da davalı şirkete intikal ettiğinin kabulü gerektiği- Bu durum yasa gereği olduğundan davacının onayının aranmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Yasaya uygun olarak gerçekleştirilen işlem nedeniyle davalı şirket kiralananda fuzuli şagil durumunda olmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmayacağı-
İcra mahkemesinde “usulsüz tebligat” iddiasıyla açtığı ihalenin feshi davasını kaybeden borçlunun -bu konuda icra mahkemesince verilen davanın reddine dair kararın kesinleşmesinden sonra- genel mahkemede –alacağına mahsuben taşınmazı satın almış olan banka aleyhine- her zaman “tapu iptali ve tescil davası” açabileceği–