Kıyılar kamunun yararlanacağı yerlerden olup buralarda tapu kaydı oluşturulmuş ise tapunun iptalinde, Anayasanın 43., Tapu Kanununun 33., Kadastro Kanununun 16. maddesi gözönüne alınarak, kamu yararının bulunduğunun kabulü gerekeceği, ancak, kişinin mülkiyet hakkı sona erdirilirken karşılıklı hak dengesinin sağlanması için mülkiyet hakkı sahibine tazmini nitelikte bir bedelin ödeneceği, tazminatın nedeni yasa dışı bir işlemden değil hak dengesinin sağlanmasından kaynaklandığından, taşınmazın tam değerini karşılamasının da gerekli olmayacağı-
Türk Medeni Kanununun 683.maddesinde de öngörülen mülkiyet hakkı sahibine taşınmazı kanunların elverdiği ölçüde tasarruf etme, kullanma ve yararlanma hakkını bahşedeceğinden davalının kendi mülkiyet alanına bina yapma eyleminin (fiilinin) mülkiyetinin kullanılmasını teşkil edeceği-
Müdahalenin men’i, tescil ve tapu kayıt iptali ve yıkım gibi istekleri içeren gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda, gayrimenkulün değeri ile yıkımı istenen yapının kıymetinin toplamının davanın değerini teşkil edeceği gerek mahkemenin görevi ve gerekse tahsil edilecek harcın bu değer gözetilmek suretiyle belirleneceği, bunun ise keşfen belirlenen değer olacağı-
Davalılar tarafından taşkın olan bölüm dışında kalan yere bir elatma olgusu bulunmadığına göre, bu kısmın değerinin de görevin tayininde esas alınmış olması doğru olmadığı gibi, kabul tarzı itibariyle de hakkında dava reddedilen kişinin, çekişme konusu taşınmazı davalıya’e lojman olarak tahsis ettiğine göre, kendisi fiilen kullanmasa dahi kiraya vermekle muarazaa yaratmak suretiyle hukuken el attığının kabulünün zorunlu olduğu-
Belediyece yapılan dolgu işleminin, dolgu ile mülk edinme yolunu tümden kapatan ve kıyıların özel yasalardan kaynaklanan tasarrufuna dair istisnai hükümleri dışında özel mülkiyete konu edilemeyeceğini kabul eden 1605 Sayılı Yasanın yürürlük tarihi olan 20.07.1972 tarihinden önce mi yoksa sonra mı yapıldığının; 2644 Sayılı Yasanın 8 ve 9 maddelerinde öngörülen usul ve esaslar dairesinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespitinin, çekişmenin giderilmesi ve kazanılmış hak kuralının gözetilmesi açısından zorunlu olacağı-
Taşınmazın aile konutu olarak tahsis edilmiş bulunması Türk Medeni Yasanının 683.maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının kanuni kısıtlamalarından biri olduğundan, çekişmeli taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti durumunda davalının taşınmazda fuzuli şagil olarak kabulüne olanak bulunmayacağı-
Dava konusu kal'ine karar verilen asmaların davacıya ait parsel sınırları içerisinde kalıp kalmadığının ek rapor ve kroki ile tespitinin mümkün olup olmadığı, mümkün değilse, yeniden yapılacak keşif sonucu fen bilirkişi­leri tarafından elektronik aletle ölçülüp kroki tanzim ettirildikten sonra neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken tesis edilen hük­mün bozulmasının gerektiği-
Davadaki istek yolsuz tescil durumuna düşen imar parsellerinin sicil kayıtlarının iptali ile imar parsellerinin öncesini teşkil eden geometrik ve hukuki durumun ihyasına ilişkin olduğu gözetildiğinde, taraflar arasında mülkiyetten kaynaklanan bir çekişmenin bulunmadığı, bu nedenle, mahkemece davalı Belediye aleyhine maktu vekalet ücretinin karar altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmayacağı-