Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi davalarında yerel bilirkişi ve tanık dinlenmesi, uzman bilirkişiden kroki ve rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Çapa bağlanmış bir taşınmazı satın alan kişinin mülkiyet hakkının bu çapla sınırlı olduğu, parseli satın alma yolu ile edinmiş olan davalının, davacıya ait parsel içinde kalan ağaçlar bakımından ayni ya da şahsi bir hakka sahip olamayacağı- Davacının ise arzla birlikte yıkımını istediği ağaçların da maliki olduğu gözetildiğinde taşınmazla bir ilgisi bulunmayan davalı aleyhine yıkım isteğinde bulunmasının doğru olmayacağı-
İhtiyati tedbir isteminin kabulü için tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam değil yaklaşık bir kanaatin yeterli olduğu; tedbir isteminin reddi kararına karşı kanun yoluna gidilebileceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği-
Muvafakatnameyi veren kişinin sonradan sözleşmeye aykırı şekilde dava açmasının hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilemeyeceği-
Dava konusu bağımsız bölümün yıllar önce davacılara teslim edilmesinin ve davacıların burayı kullanmasının, tarafların karşılıklı olarak tümüyle edimlerini yerine getirmelerinin sonucunda karşı tarafın şekil eksikliğini ileri sürmesinin dürüst davranma kurallarına uygun olmadığı-
Kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolu­nun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanmasının gerekeceğeği-
Üzerinde bina bulunan hisseli parsellerde şuyulandırma sadece zemine ait olup, ortaklığın giderilmesinde bina bedelinin ayrıca dikkate alınacağı,Yerleşik Yargıtay uygulamasında da, bina bedeli ödenmedikçe yapı sahibinin kullanımının haksız sayılmayacağı ve ecrimisil istenemeyeceğinin kabul edildiği-
Adliye Sarayı'nın mülkiyeti, arzın maliki olan Hazine'ye aittir ve Hazine tarafından Adliye Sarayı olarak kul­lanılmak üzere Adalet Bakanlığı'na tahsis edilmiş olduğundan Bakanlık veya onun temsilcisi ile davalı banka arasında sözleşme devam ettiği sürece Maliye Bakanlığı tarafından açılan eldeki davanın dinlenemeyeceği-
Davaya konu taşınmazın bedeli karşılığı davalıya temlik edildiği, alım gücü bulunan davalının satış bedelini ödediği; bu sebeple temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmadığı-Davaya konu taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulup imar parselleri oluştuğu bildirildiğine göre, anılan imar parsellerine ilişkin tapu kayıtlarının getirtilerek imar parselleri yerine kadastral parsel üzerinden hüküm kurulmuş olmasının da doğru olmadığı-