Dava konusu taşınmazın uzağında olmasına rağmen, jeoloji mühendisi bilirkişinin rapo­runda belirtildiği şekilde davalı idare tarafın­dan yapılan seddenin dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde M. Nehrinin yatağının genişlemesine ve değişmesine yol açıp açmadığının, bu durumun devamlılık arz edip etmediğinin, yeniden oluşturulacak fen ve jeoloji mühendisi bilirkişilerinin katılımı ile mahallinde yapılacak keşifte bu yöreye ait topografik haritanın da uygulanması sure­tiyle kesin olarak tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
İcra mahkemesinde “usulsüz tebligat” iddiasıyla açtığı ihalenin feshi davasını kaybeden borçlunun -bu konuda icra mahkemesince verilen davanın reddine dair kararın kesinleşmesinden sonra- genel mahkemede –alacağına mahsuben taşınmazı satın almış olan banka aleyhine- her zaman “tapu iptali ve tescil davası” açabileceği–
Mimari projeye aykırı olarak ortak alana ay­rılmış olan gayrimenkulun, konut olarak kullanımı fuzuli işgal nedeniyle el atmanın önlenmesi davası­nda; dava; diğer kat malikleri tarafından bahsi geçen gayrimenkulu haksız olarak elinde bu­lunduran tarafa karşı açılacağından davada fiilen elatan kiracı iken, husumetin gayrimenkul malikine yöneltilerek hüküm kurulmasının yerinde olmadığı-
6099 sayılı yasanın amacı; Devletin Kadastroda kendisinin oluşturduğu tespit ve kayıtların yine kendisi tarafından iptali istendiğinde, kişiyi yargılama giderlerinden sorumlu tutmamaktadır; sonuç olarak hak düşürücü süreden davanın reddi halinde 6099 sayılı yasanın uygulanma olanağının bulunmadığı-
İfraz edilen ve davalı adına tapuda kayıtlı bulunan parselin, kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırı içinde iken nitelik kaybı nedeniyle 6831 s. K. mad. 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığından, taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilinin gerekeceği-
Taşınmazın satışı, değeri belirlenen muhtesatlarla birlikte gerçekleşmiş olduğuna göre, satış bedelinden dolayı davalıların zenginleştiği kabul edilmelidir.
Niza konusu yerin öncesi tapulu olup, itiraz sırasında parsel numarası verilmemesi bu yeri tapusuz taşınmaz haline getirmeyeceğinden, tapulu taşınmazların da zilyetlikle kazanımının söz konusu olamayacağı-
Genel kural taşınmaz üzerindeki tüm muhdesatların taşınmazın mütemmim cüzleri olup, bu yere malik olanların o taşınmazın bütün mütemmim cüzlerine (tamamlayıcı parçalarına) malik olduğu yolunda olduğundan zeminin başkası adına kayıtlı bulunduğu veya müşterek mülkiyet durumunda davalı muhdesatının kendisine ait olduğunu kanıtlamak zorunda olduğu-
Kooperatifin aidat alacağının bulunması, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16 ve 27. maddesi uyarınca ihraç prosedürü uygulanmadıkça, kooperatifin kuruluş amacı olan konut teslimi yükümlüğünü ortadan kaldırmayıp; kooperatifin alacağını ayrıca tahsil etmesinin her zaman mümkün olduğu-
834 sayılı parsel bakımından ise herhangi bir soruşturma gerçekleştirilmediğinden, 834 sayılı parsel başında keşif yapılarak yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarının dinlenmesi, davalıların taşınmaza müdahale edip etmediklerinin açıklığa kavuşturulması, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye yarayan krokili rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-