Mahkemenin yargı çevresi içerisinde karardan sonra aile mahkemesi kurularak faaliyete geçmiş olduğundan ve hüküm temyiz edildiğine göre dava sonuçlanmamış olduğundan, boşanmaya ilişkin davanın yargı çevresi içerisindeki görevli ve yetkili aile mahkemesine devredilmesi gerektiği-
Dava anlaşmalı boşanma olmaktan çıkmış, çekişmeli boşanmaya dönüşmüş olduğundan, mahkemece, taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyanları ile iddia ve savunmalarının dayanağı olarak ileri sürdükleri her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmaları ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip, ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanmak suretiyle gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı erkek süresinde sunduğu cevap dilekçesinde delil olarak telefon görüşme kayıtlarına dayanmış olduğundan, mahkemece davalı erkeğin dayandığı telefon görüşme kayıtları getirtilerek değerlendirilip bir sonuca varılması gerektiği-
Affedildiği en azından hoşgörü ile karşılanan eylemin diğer eşe kusur olarak yüklenemeyeceği- Erkeğin boşanmaya neden olan kusuru, davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığından, kadının manevi tazminat talebinin reddi gerektiği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına daha uygun miktarda maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Kadının erkeği ve ailesini hor gördüğü, beğenmediği, aile toplantılarına gitmek istemediği, erkeği de göndermek istemediği, erkeğin ailesini eve istemediği, aile birliğinden doğan yükümlülüklerini ihlal ettiği anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olduğu ve bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmediği-
İspatlanamayan vakıaların davalıya yüklenemeyeceği- Davacı kadının TMK 174/1'e dayanmayan maddi tazminat talebin yönünden genel mahkemelerin görevli olduğu- Görev, kamu düzenine ilişkin olup, hakim tarafından yargılamanın her aşamasında re'sen gözetileceğinden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenemeyeceği-
Usulünce dayanılmayan vakıanın karşı tarafa kusur olarak yüklenemeyeceği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak (TMK. mad.4 ) hakkaniyet ilkesine uygun bir tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davacı tarafından dayanılan cezaevi kayıtlarını içeren CD kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, dinlenen tanık beyanları birlikte dikkate alınarak boşanmaya ilişkin karar verilmesi gerektiği-
Kadına yüklenen kusurlu davranışlar yanında, yaşanan son tartışmada davalı-karşı davacı kadınının eşinin kazağını yırttığı, eşinin ilk eşden olan kızına ve yakınlarına soğuk davrandığından, bu halde tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit derecede kusurlu olacaklarından davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olamayacağı- Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Süresinden sonra sunulan cevap dilekçesinin, ıslah ile, süresinde sunulan cevap dilekçesi haline getirilemeyeceği- Davalının süresinde dayanmadığı vakıalar hükme esas alınamayacağı ve davacıya kusur olarak yüklenemeyeceği- Davalı erkeğin, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmasına karşın, davacı kadının, davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğu- Davalı erkek tam kusurlu olup, tam kusurlu davalı yararına manevi tazminata hükmedilemeyeceği-