2. HD. 06.02.2019 T. E: 2018/8225, K: 646-
Davalı-karşı davacı kadın tarafından, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında usulünce ileri sürülmeyen ve dayanılmayan, erkek tarafından sokağa atıldığına ilişkin vakıanın, davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, mahkemece, sokağa atma eylemi dışında kalan ve davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenen ve dosya kapsamına göre gerçekleştiği sabit olan diğer kusurlu davranışlara göre de, davacı-karşı davalı erkeğin, davalı- karşı davacı kadına nazaran fazla kusurlu olduğunun anlaşıldığı-
Davacının baskı ile nafaka talebinden vazgeçerek taraf olduğu anlaşmalı boşanma sözleşmesine dayalı somut uyuşmazlıkta; davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin TMK'nın 178. maddesi uyarınca talep edildiği, kesinleşen boşanma kararında ise kusura ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı gibi tarafların mahkeme huzurunda boşanma ve boşanmanın mali sonuçları hakkında uzlaştıkları, bu husustaki imzalı beyanlarının tutanağa geçirildiği, böylelikle mahkemece TMK'nun 166/3. maddesine dayalı olarak boşanma kararı verildiği anlaşıldığı ve bu itibarla anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle (TMK md. 174/1,2) maddi ve manevi tazminat istenemeyeceği-
Cevap dilekçesinde herhangi bir delil (HMK. mad. 129/1-e) sunmayan ve sonradan delil gösterilebilmesi için (HMK. mad. 145. maddesinde) belirtilen istisnai hâllerin mevcudiyetini de ileri sürmeyen davalıya delil bildirmesi için süre verilemeyeceği- TMK. mad. 181/2 uyarınca, ölen eşin mirasçılarının kusur tespiti yönünden davaya devam edebilecekleri- "Bozma kararının boşanma davasına ilişkin olduğu, ancak bozma sonrası davacının ölümü nedeniyle boşanma davasının konusuz kaldığı ve mahkemece de kabul gördüğü üzere boşanma hakkında hüküm oluşturulmasının mümkün olmadığı, bu durumda mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu ve bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Tarafların boşanmalarına, yabancı (İran) mahkemece karar verilmeyip "üç ay süreyle geçerli olmak üzere, erkeğe notere başvurmak suretiyle tek taraflı irade beyanıyla boşanma yetkisinin" verilerek kadının iradesinin yok sayılması niteliğindeki kararın, Türk kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil edeceği ve bu itibarla yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmesi olanağının bulunmadığı- Önceki bozma ilamında, davalı kadının açtığı, tanınması istenilen davaya konu yabancı mahkeme kararının iptaline ilişkin davanın sonucunun bekletici mesele yapılması belirtilerek karar usulden bozulmuşsa da, bozma ilamında diğer temyiz itirazlarının incelenmediğine de açıkça yer verildiği görüldüğünden, usuli kazanılmış bir haktan söz edilemeyeceği- Kamu düzenine ilişkin konularda usuli kazanılmış hakkın oluşmasının mümkün olmadığı-
Boşanma davasına konu olayda davacının davadan feragat etmesi hâlinde, davalı tarafından süresinde yapılan yetki ilk itirazının incelenmesinin gerekmediği- "Feragat nedeniyle davanın reddine" ilişkin direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu- "Feragat sebebiyle davanın ancak yetkili mahkemece karara bağlanabileceği"nin kabul edilemeyeceği-
Kadın, tarafların birlikte seçtikleri veya eşlerden biri tarafından seçilen (TMK. mad. 188) ya da hakim tarafından belirlenen (TMK mad.195) bağımsız bir eve davet edilmediğinden, kadının ihtara uymamakta haklı olduğu-  Kadının davasının kabulü suretiyle verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılarak kesinleşmiş, erkeğin boşanma davasındaki boşanma talebinin esası bu sebeple konusuz kaldığından, davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının konusu kalmadığından, boşanma talebi hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmesi gerektiği- Kadının kabul edilen ve temyiz edilmeyerek kesinleşen nafaka davasında ileri sürülen olaylarda kusurlu olduğu, dolayısıyla erkeğin "hamile eşinin baba evine bırakıp arayıp sormadığı" ve erkeğin bu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Yargılama giderleri haksız çıkan taraftan tahsil edileceği, davalı davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verildiğinden, erkek tarafından yapılan yargılama giderlerinin ayrı ayrı dökümü yapılarak davacı-davalı kadından tahsiline karar verilmesi gerektiği- Mahkemece erkeğe yüklenen fiziksel şiddet vakıasının evliliğin ilk yıllarında meydana geldiği, sonrasında evliliğin devam ettiği, bu eylemin kadın tarafından affedildiği veya en azından hoş görülmüş sayıldığı, bu nedenle fiziksel şiddet eyleminin erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği- Mahkemece taraflara yüklenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre de boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu-
Usulüne uygun şekilde ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra  karar verilmesi gerekeceği- 
Her dava açıldığı tarihe göre değerlendirileceği- Dava tarihinden sonra gerçekleşen ve affedilen olaylar değerlendirilerek boşanma kararı verilemeyeceği-