Tarafların boşanmalarına, yabancı (İran) mahkemece karar verilmeyip "üç ay süreyle geçerli olmak üzere, erkeğe notere başvurmak suretiyle tek taraflı irade beyanıyla boşanma yetkisinin" verilerek kadının iradesinin yok sayılması niteliğindeki kararın, Türk kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil edeceği ve bu itibarla yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmesi olanağının bulunmadığı- Önceki bozma ilamında, davalı kadının açtığı, tanınması istenilen davaya konu yabancı mahkeme kararının iptaline ilişkin davanın sonucunun bekletici mesele yapılması belirtilerek karar usulden bozulmuşsa da, bozma ilamında diğer temyiz itirazlarının incelenmediğine de açıkça yer verildiği görüldüğünden, usuli kazanılmış bir haktan söz edilemeyeceği- Kamu düzenine ilişkin konularda usuli kazanılmış hakkın oluşmasının mümkün olmadığı-
Boşanma davasına konu olayda davacının davadan feragat etmesi hâlinde, davalı tarafından süresinde yapılan yetki ilk itirazının incelenmesinin gerekmediği- "Feragat nedeniyle davanın reddine" ilişkin direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu- "Feragat sebebiyle davanın ancak yetkili mahkemece karara bağlanabileceği"nin kabul edilemeyeceği-
Mahkemenin yargı çevresi içerisinde karardan sonra aile mahkemesi kurularak faaliyete geçmiş olduğundan ve hüküm temyiz edildiğine göre dava sonuçlanmamış olduğundan, boşanmaya ilişkin davanın yargı çevresi içerisindeki görevli ve yetkili aile mahkemesine devredilmesi gerektiği-
Kadın, tarafların birlikte seçtikleri veya eşlerden biri tarafından seçilen (TMK. mad. 188) ya da hakim tarafından belirlenen (TMK mad.195) bağımsız bir eve davet edilmediğinden, kadının ihtara uymamakta haklı olduğu-  Kadının davasının kabulü suretiyle verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılarak kesinleşmiş, erkeğin boşanma davasındaki boşanma talebinin esası bu sebeple konusuz kaldığından, davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının konusu kalmadığından, boşanma talebi hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmesi gerektiği- Kadının kabul edilen ve temyiz edilmeyerek kesinleşen nafaka davasında ileri sürülen olaylarda kusurlu olduğu, dolayısıyla erkeğin "hamile eşinin baba evine bırakıp arayıp sormadığı" ve erkeğin bu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Yargılama giderleri haksız çıkan taraftan tahsil edileceği, davalı davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verildiğinden, erkek tarafından yapılan yargılama giderlerinin ayrı ayrı dökümü yapılarak davacı-davalı kadından tahsiline karar verilmesi gerektiği- Mahkemece erkeğe yüklenen fiziksel şiddet vakıasının evliliğin ilk yıllarında meydana geldiği, sonrasında evliliğin devam ettiği, bu eylemin kadın tarafından affedildiği veya en azından hoş görülmüş sayıldığı, bu nedenle fiziksel şiddet eyleminin erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği- Mahkemece taraflara yüklenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre de boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu-
Usulüne uygun şekilde ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra  karar verilmesi gerekeceği- 
Her dava açıldığı tarihe göre değerlendirileceği- Dava tarihinden sonra gerçekleşen ve affedilen olaylar değerlendirilerek boşanma kararı verilemeyeceği-
Kadın tarafından usulünce dayanılmayan sadakatsiz davranış vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği- Taraflar eşit kusurlu olup, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanmaya dönüştüğünden, taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyanları ile iddia ve savunmalarının dayanağı olarak ileri sürdükleri her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilmesi, ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanmak suretiyle gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiği- D.çeler aşaması tamamlanmadan tahkikat yapılamayacağı-
Davacı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakatsizlik vakıasının güven sarsıcı davranış boyutunda kaldığı-Tarafların kusurlu davranışları nedeniyle, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin, davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığından, davacı kadının tüm davalı erkeğin TMK mad. 174 kapsamın dışındaki itirazlarının yerinde olmayacağı- Maddi veya manevi tazminatın miktarının tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak belirlenebileceği- TMK mad.4 uyarınca hakkaniyet ilkesi ile TBK mad. 50 ve 51 hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat hükmedilebileceği-