Yargılamada, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde davacı-davalı kadına, dava dilekçesinde talep ettiği manevi tazminat miktarını açıklamasının istenilmesi üzerine, "dava dilekçesinde manevi tazminat miktarı olarak sehven 20 TL yazdığını, talebinin 20.000 TL olduğunu" belirten davacının bu beyanı gözetilerek manevi tazminata dair talebin 20.000 TL olduğunun kabulü gerektiği-
Karar, henüz boşanma yönünden kesinleşmeden davacı vefat ettiğinden evlilik birliğinin ölümle sona erdiği ve boşanma davasının konusuz kaldığı-
Davacı erkek tarafından dilekçelerinde usulüne uygun olarak dayanılmayan “aynı yatağı paylaşmak için çaba göstermediği” vakıasının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu-
Boşanma davalarının kendine özgü bu niteliğinin bir neticesi olarak ilk derece mahkemesince verilen boşanma hükmünün feri sonuçlarından birine yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine, istinaf başvuru dilekçesi kendisine tebliğ edilen karşı taraf daha önceden istinaf kanun yoluna başvurusu olup olmadığına bakılmaksızın ve karşı tarafın da istinaf sebepleri ile bağlı olmaksızın katılma yoluyla boşanma davasını bütün yönleriyle istinaf edebileceği-
Davalı erkek "eşinin başka erkeklerle telefon görüşmeleri yaptığını" ileri sürerek davacı kadının kullandığını iddia ettiği telefonun HTS kayıtlarına delil olarak dayandığından mahkemece bu kayıtlarının getirtilmesi gerektiği-
"Davalının cevap süresinin, yasal sürenin bitim tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iki hafta uzatılmasına" karar verildiğinden ve davalı tarafından ek cevap süresi içerisinde, cevap dilekçesi dosyaya sunulduğundan, dava dilekçesinin davalıya  tebliğ edildiği tarihin buna göre belirlenmesi gerekeceği- Davalı kadının cevap dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
Dinlenen tanıklarının sözlerinin Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar ve sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu anlaşıldığından davanın reddi gerektiği-
Davacı-karşı davalı erkek vekili dilekçe ile, karşı tarafın temyiz dilekçesinde ekli protokol doğrultusunda temyizi kabul ettiğini bildirdiğinden, dosyaya sunulan protokol gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı erkeğin duruşmadaki “ kadının telefonuna “disk digger" isimli programı kurduğu, telefondaki silinen kayıtları geri getirdiği anlaşıldığından eşinin telefonuna yüklediği program ile elde edilen görüşme kayıtlarının hukuka aykırı olarak elde edilen delil niteliğinde olduğu- Bu delil ile kanıtlanmak istenen vakıa kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Bozma ilamına uyulmasına karar veren bölge adliye mahkemesinin boşanma davası hakkında yeniden hüküm kurması gerekirken ilk derece mahkemesinin red hükmünü ilk kararı ile kaldırdığını dikkate almaksızın hüküm tesis etmesinin doğru olmadığı-
Evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, iştirak nafakaları ve miktarları yönünden değerlendirme yapılmaksızın, sadece istinaf edilen diğer yönlerden inceleyerek karar verilmesinin hatalı olduğu-