Davacı-karşı davalı erkek vekili dilekçe ile, karşı tarafın temyiz dilekçesinde ekli protokol doğrultusunda temyizi kabul ettiğini bildirdiğinden, dosyaya sunulan protokol gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı erkeğin duruşmadaki “ kadının telefonuna “disk digger" isimli programı kurduğu, telefondaki silinen kayıtları geri getirdiği anlaşıldığından eşinin telefonuna yüklediği program ile elde edilen görüşme kayıtlarının hukuka aykırı olarak elde edilen delil niteliğinde olduğu- Bu delil ile kanıtlanmak istenen vakıa kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Bozma ilamına uyulmasına karar veren bölge adliye mahkemesinin boşanma davası hakkında yeniden hüküm kurması gerekirken ilk derece mahkemesinin red hükmünü ilk kararı ile kaldırdığını dikkate almaksızın hüküm tesis etmesinin doğru olmadığı-
Evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, iştirak nafakaları ve miktarları yönünden değerlendirme yapılmaksızın, sadece istinaf edilen diğer yönlerden inceleyerek karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tarafların kesinleşen karar ile boşanmanın fer'i sonuçları konusunda da anlaştıkları ve nüfus kaydına boşanmanın tescil edildiği anlaşıldığından temyize konu eldeki davanın konusuz kaldığı-
Mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği- Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davası nedeniyle yapılan yargılama sonucunda verilen ilk kararda erkeğin davasının “boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu” gerekçesiyle reddine karar verilmişken; Özel Daire bozma kararı sonrasında önceki gerekçenin yanında “temyiz aşamasında erkeğin eşi ile barışma çabası içerisinde olduğu, böyle olunca yaşanılan olayları affetmiş sayıldığı, dolayısıyla kadına kusur yüklemenin mümkün bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği- Bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni bir olgu ve gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu- Yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu-
"Mal rejiminden kaynaklanan alacak” davasında, "Asliye Hukuk Mahkemesi" olarak verilen karar üzerine, Özel Daire tarafından sırf mahkemenin görevi yönünden bozma kararı verildiği, mahkemenin ise; "davanın kanuna uygun olarak görevli asliye hukuk mahkemesinde görülerek hükme bağlandığı, hükümde görev yönünden kanuna aykırı, bozmayı gerektirecek bir usulsüzlüğün bulunmadığı" gerekçesiyle direnirken "... Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)" karar verdiği uyuşmazlıkta, "davanın aile mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerektiğine" değinen bozma üzerine mahkemece önceki kararda direnildiği belirtilmişse de, esasen bozma kararında belirtilen husus yerine getirilmiş olduğundan, verilen direnme kararının gerçekte bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğu ve bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu-
Taraflar kesinleşen kararı ile anlaşmalı olarak boşandıklarından eldeki davanın konusuz kaldığı-
İlk derece mahkemesi kararına müdahale ettiği noktalarda Yargıtay’ın bozma kararı vermesi durumunda dosyanın karar verilmek üzere bölge adliye mahkemesine gönderildiği, bu noktada bölge adliye mahkemesinin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığı, denetim görevini kullanmadığı, temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına yönelik karar vermek üzere alt derece hüküm mahkemesi olarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, alt derece hüküm mahkemesi sıfatına uygun şekilde boşanmanın eki niteliğindeki istemler nedeniyle taraflar yararına ayrıca vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği gözetilmeden, davalı erkek yararına istinaf incelemesi sırasında duruşma açıldığından bahisle vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Bozma ilamına uyulmasına karar veren mahkemenin, bozma ilamı doğrultusunda hüküm tesis etmesinin zorunlu olduğu, bozma ilamında; Türk Medeni Kanunu'nun 175.maddesi koşulları oluşmadığı halde, "davalı-karşı davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir" denilerek hükmün bu yönden bozulmasına karar verilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, bozma ilamı doğrultusunda hüküm verilmemesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Yerel mahkemece bozma ilamına uyulup davacı-karşı davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilen karara karşı taraflarca temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizce, erkeğin temyiz itirazlarının reddi ile davacı-karşı davalı kadın yararına hükmedilen maddî tazminat miktarının bozmanın amacına uygun olmayacak şekilde yine az olduğu ve yargılama giderleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, yerel mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen davacı-karşı davalı kadın yararına ............ TL maddî tazminat yanında bozma kapsamı dışına çıkılarak .............. TL manevî tazminata da hükmedilerek, bozma ilamının gereğinin yerine getirilmediği, bu nedenle kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği- Boşanma davalarında yargılama gideri ve vekalet ücretinin boşanma isteminin kabul veya ret durumuna göre takdir edileceği, bozmadan önceki ilk karardaki boşanma, yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik bölüm kesinleştiği ve bozmadan sonra, boşanmanın fer'i niteliğindeki maddî ve manevî tazminatlar yönünden davaya devam edildiğine göre; boşanmanın eki niteliğindeki maddî ve manevî tazminatlar için taraflar yararına kabul ve ret oranına göre yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-