Nafaka ve tazminata ilişkin olarak, "davalı erkeğin babasından kalma 500 dönüm arsası, İstanbul’da 10 evi ve 4 dükkanının bulunduğu" belirtilerek, tapu müdürlüğüne müzekkere yazılmak sureti ile davalının ekonomik durumunun tespitini talep etmesine karşın, mahkemece bu hususlarda araştırma yapılmaksızın davalının işsiz olduğu, 500 Türk Lirası kira gelirinin bulunduğuna ilişkin kolluk tutanağı ile yetinilerek karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tarafların ortak çocukları için dava tarihinden itibaren hükmedilen ve karar tarihi itibariyle arttırılan nafakanın, dava tarihinden kararın kesinleşmesine kadar tedbir, kararın kesinleşmesinden itibaren ise iştirak nafakası olarak devam edeceği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik hakları ve özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığı, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasıyla maddi tazminat miktarını belirlendiği- Hakimin talep edilen miktardan fazlasına karar veremeyeceği-
Usulünce uygun olarak dayanılmayan vakıanın davalıya kusur olarak izafe edilemeyeceği-
2. HD. 07.06.2018 T. E: 2016/19764, K: 7444-
Feragat nedeniyle reddine karar verildiği halde, kendisini vekille temsil ettiren davacı-karşı davalı kadın yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereğince maktu vekalet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğu-
2. HD. 07.06.2018 T. E: 2016/19632, K: 7488-
Davalı kadının yasal süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde yer alan vakıalar davacı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinden boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının tam kusurlu olduğu-
Terk ve eylemli ayrılık sebebiyle boşanma davası açıldığından, talep sonucunda bulunmayan TMK. mad. 166/1. maddesi gereğince karar verilemeyeceği-
Tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davacı-karşı davalı erkeğin eşine “defol git evden, Allah belanı versin" diye bağırdığının, davalı-karşı davacı kadının ise eşine “Sen yaramaz adamsın, adisin" dediğinin, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı- Davalı-karşı davacı kadın, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra öldüğü, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasındaki boşanma hükmünün kesinleşmesi ile evlilik boşanma ile sona erdiği, erkeğin boşanma davasındaki boşanma talebinin konusuz kalmadığı, o halde, bu husus gözetilerek erkeğin boşanma talebi hakkında "konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurmak ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden haklılık durumuna göre karar verilmek gerekeceği-
D.çelerin karşılıklı verilmesi aşamasında gösterilmeyen vakıa ve delil olarak dayanılmayan tanık beyanı esas alınarak davalıya kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı-