Taraflar arasındaki zina sebebiyle boşanma davasında kısa karada zina gerekçeli kararda evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanılmasının kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturduğu ve bozma sebebi olduğu-
Taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeyerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Erkeğin eşine hakaret ettiği, tehdit ettiği ve zaman zaman geceleri gelmediğinden bahisle kusurlu olduğu belirtilmiş erkek tarafından bu husus temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olduğundan, davacı karşı davalı kadının boşanma davasının kabulü gerektiği-
Davalıya dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü tebliğine ilişkin mazbatada muhatabın adreste bulunmama sebebine dair beyan, beyanda bulunan kimse tarafından imzalanmamış, imzadan imtina etmiş ise bu durumun tebliğ memurunca tevsik edilmediği, bu haliyle, davalıya dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü tebligatının geçersiz olduğu, buna göre, davalıya dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü usulüne uygun tebliğ edilmeden hüküm kurulmasının hukuki dinlenilme hakkını zedeleyen önemli bir usul hatası olduğu-
Hükmün sonuç kısmında her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu-
Taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale geleceğinden; anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli boşanma olarak görülmesi gerektiği-
Davalının yetki itirazı mahkemece hadise şeklinde incelenmeden karara bağlandığından, mahkemece yetki itirazının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 164. maddesinde gösterilen şekilde incelenmesi için taraflara yetki konusunda delillerini gösterme olanağı tanınıp, gösterildiği takdirde toplanarak; gerçekleşecek sonucuna göre yetki itirazı hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinin doğrudan davalının mernis adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmesi sebebiyle tebliğ usulsüz olduğuna göre davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden 06.03.2015 tarihli duruşmada davaya cevap vermesi yönünde verilen iki haftalık sürede verdiği cevap dilekçesinin ve cevap dilekçesinde ileri sürülen yetki itirazının süresinde yapıldığının kabulü gerekeceği, bu sebeplerle davalının yetki itirazının hadise şeklide incelenerek esası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile; kabule elverişli olmayan tanık beyanlarına, sebep ve saiki açıklanmayan izahlara dayanarak boşanma kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Taraflardan ve üçüncü kişilerden aktarılan olayların sabit kabul edilemeyeceği ve kusur belirlemesinde hükme esas alınamayacağı- Fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olmayacağı-
Aile Mahkemelerince verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde dosyanın yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden Yargıtay'a gönderilmesi durumunda, HUMK.nun -2494 s. K. ile değişik- 432/4. maddesine göre, bu konuda bir karar verilmek üzere, dosya mahalline geri çevrilmeden, doğrudan doğruya Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği- Dava dilekçesi ile verilmesi halinde cevap dilekçelerinin karşılıklı olarak usulüne uygun şekilde tebliğ olunması, bu aşama tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün belirlenmesi, ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra tahkikata geçilmesi zorunlu olup, bu yasal zorunluluğun gereğinin yapılması gerektiği, kadının boşanma davasında davacı-davalı erkeğe dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ olunmadan, usulünce ön inceleme ve tahkikat duruşmaları yapılmadan davanın esası hakkında hüküm kurulmasının, kadının hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu-