Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesinin iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesinin ve davanın süratle sonuçlandırabilmesinin öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmesi ile mümkün olacağı kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesinin usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabileceği boşanan eşlere tebligat yapılırken boşanmadan sonraki ikametlerinin belirlenmeden tebligatın eski eşe yapılmasının usulsüz olduğu-
Sicillerin tutulması kamu düzeniyle ilgili olup, hakimin doğru sicil oluşturmakla yükümlü olduğu, o halde, yeniden bilirkişiden dava konusu taşınmazın tüm paydaşlarının payı üzerinden inceleme yapılarak pay ve payda eşitliğini sağlayan rapor alınmasının, alınacak rapor ile dava dışı paydaşların paylarında bir azalma meydana geldiğinin anlaşılması halinde, o paydaşların usulünce davada yer almalarının sağlanmasının, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Her ne kadar taşınmazı temlik edenler ile temellük eden arasında -İ.ları Birleştirme Kararının öngördüğü anlamda- yazılı bir belge yok ise de, düzenlenen diğer belgeler, "yazılı delil başlangıcı" niteliğinde olup ilk işlemin inançlı işlem olduğunun kabulünü gerektirir kuvvette oldukları; son temlikin de, şirket ortaklarının Banka’ya verdikleri talimat uyarınca gerçekleştirildiği gözetildiğinde şirket çalışanı olan ve kayıt maliki gözükenin bu işlemlere aracılık yapan kişi olduğunun belirlendiği, o halde, taşınmazın el değiştirmesi nedeniyle bir alacak hakkının varlığı kabul edilemeyeceğinden, davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Somut olayda; asıl davada davacı tarafın, yazılı delil sunmamış ise de, yemin deliline dayandığı, N.’ye yapılan temlikin muvazaalı olduğunun kanıtlanması halinde; N.’nin annesi olan Dudu’nun, bu durumu bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu gözetildiğinde, iyiniyetli olmayacağı ve iktisabının korunamayacağı-
Sahtecilik yönünden adli tıp kurumundan rapor alınmadan sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Tapu iptal ve kadastral parselin ihyası isteğine ilişkin davada, tapu iptal-tescil davaları kayıt malikleri aleyhine açılması gerekeceği-
Tapu iptal ve tescil davasında davacının taraf olmamasına karşın, tapudaki payının terkin edilmiş olmasının da başlı başına yolsuz tescil teşkil edeceği-
Her ne kadar, inançlı işlem yönünden ileri sürülen iddia, yazılı bir delil ile ispat edilememiş ise de; toplanan deliller ve Sulh Ceza Mahkemesi’nin dava dosyası içeriği birlikte değerlendirildiğinde, çekişmeli taşınmazın davacı tarafından davalıya devriyle ilgili işlemin tehdidin yarattığı korkunun etkisiyle yapıldığı, böylece ikrah yönünden ileri sürülen iddiaların sübuta erdiği-
Davanın, taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin gerektiği, bu tür davalarda, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16/2. maddesi uyarınca harcın, gayrimenkulün değeri ile talep olunan tazminat tutarı üzerinden alınacağı-