Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa davacıya ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahede kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın 2659 sayılı Yasanın 7 ve 16.maddeleri hükümleri gereğince Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, akit tarihinde davacının ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetsiz olduğu belirlendiği takdirde davacı tarafından sunulan feragata ilişkin dilekçenin hükmünün olmadığının gözetilmesi, diğer taraftan vasi tayini ve husumet izni alınması için (T.M.K.'nun 405.maddesi hükmü gereğince) gerekli işlemlerin yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde ise;feragat ile ilgili olarak verilen dilekçenin öncelikle hadise şeklinde bu hususun değerlendirilmesi ve araştırılması; gerçekten davada feragat beyanı içeren dilekçenin hata ve hile ile düzenlendiği saptanırsa iddia ve savunma doğrultusunda araştırılıp incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekeceği-
Hükümden sonra 25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa'nın 187. maddesi ile 442 sayılı Köy Kanununa "31.12.2009 tarihinden önce belediye haline dönüşmek veya başka bir belediyenin sınırlarına dahil olmak suretiyle tüzel kişiliğini kaybeden köylerde, kendilerine bu kanunun ek 13. maddesine göre taşınmaz satışı yapılan hak sahipleri hakkında satış bedelinin ödenmesi kaydıyla ek 13. maddede öngörülen diğer şartlar uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle henüz kesinleşmemiş davalarda da bu madde hükümleri uygulanır" şeklinde geçici 1. madde eklenmiştir. Belirtilen yasal düzenleme çerçevesinde işin esası değerlendirilerek karar verilmesinin gerekeceği-
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu, bu hava fotoğraflarının tespit tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği, bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihinden geriye doğru 20–30 yıl öncesine ait (1969-1979 yılları arası) en az iki farklı tarihe ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olmasının ve bu fotoğrafların stereoskopla üç boyutlu olarak incelenmesinin gerekeceği, ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde, arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği-
Tapusuz taşınmazlardaki zilyetliğin devrinden ibaret olan sözleşmelerin hiçbir şekil şartına bağlı olmadığından geçerli olacağı ve bu tür sözleşmeler hakkında 01/04/1974 tarih, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama olanağının olmadığı-
Mahkemece keşfen dava değerinin belirlendiği ve yargılama sırasında da harç ikmal edildiğinden, asıl davada davalılar yararına bu değer üzerinden avukatlık ücreti takdir ve tayin edilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması gerekeceği-
Davacı, dava dışı T. ile davalı M.’in fikir birliği içerisinde daha önce iyiniyetli olarak bina yapılan 122 nolu parselin kendisine devredileceği biçiminde bir kanı uyandırılarak 71 nolu parseldeki ½ payın temlikinin sağlandığını bildirdiğinden davada taraf muvazaası hukuksal nedenine değil, hile hukuksal nedenine dayanıldığının görüldüğü, hilenin her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılmasının hiçbir şekle bağlı olmadığı, hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açılamasının defi yahut dava yoluyla da kullanılabileceği-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanılarak açılan tapu iptal ve tescil davasında, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmamasının, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerekeceği-
İdari işlemin iptali ile imar uygulaması sonucu oluşan imar parsel sicillerinin sebepten yoksun hale geldiği, yani; imar parsellerinin hukuki dayanağının ortadan kalktığı ve kayıtların yolsuz tescil durumuna düştüğü, böyle bir durumun ortaya çıkması ile kadastral mülkiyetin ihyası imkanının doğacağı, bu durumda davanın kabulü ile kadastral parselin ihyasına karar verilmesinin gerekeceği-
Tapu iptali ve tescil davasında usulüne uygun olarak yapılan bir ıslah bulunmadığında faize hükmedilemeyeceği-