Tapu kütüğündeki tescilin idari karara dayanması ve idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilmesi karşısında imar şuyulandırması sonucu oluşan imar parsel sicillerinin illetten mücerret hale geldiği, bir başka ifade ile imar parsellerinin hukuki dayanağının ortadan kalktığı ve kayıtların yolsuz tescil durumuna düştüğü; bu durumda, hak sahibinin tapu kütüğündeki kaydın iptali ya da tashihi için genel mahkemede(adli yargı yerinde) dava açabilme olanağına kavuştuğu-
Çekişme konusu imar parselinin dayanağı idari işlem iptal edildiğine göre, çekişmeye konu edilen taşınmazların sicil kayıtlarının Türk Medeni Kanunu'nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düştüğü-
Böyle bir taşınmazın zilyetlik yoluyla edinilebilmesi için olumlu veya olumsuz tüm koşullarının araştırılıp belirlenmesinin, kazanma koşullarının kanıtlanmasının, diğer koşulların yanında taşınmazın nitelik itibarı ile de özel mülkiyete konu edilebilen yerlerden olmasının gerekeceği-
Mahkemece dava konusu 109 ada 5 parsel sayılı taşınmaz bakımından davacıların isteği göz önünde tutularak sadece ½ pay bakımından iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, talep aşılarak taşınmazın tapu kaydının tamamının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesinin ve dava konusu olmadığı halde 109 ada 4 parsel bakımından hüküm kurulmasının HMK.nun 26. (HUMK.nun 74.) maddesine aykırı olduğu-
Kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibariyle doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasa’nın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümez ise de 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptalin, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceği, bu durumda, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğunun söylenemeyeceği, zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün hallerin istisnanın kapsamına gireceği-
Davacı tarafın, taşınmaz üzerinde bulunan su depolarının yapılması eldeki davadan önce uyuşmazlık konusu haline getirildiği yönünde iddiasının bulunmadığı, o halde, su depolarının inşa edildikleri tarih itibari ile davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin kesildiğinin, başka bir anlatımla, davacının taşınmazın bir kısmında 1960 yılından, diğer bölümünde ise 1978-1979 yıllarından itibaren zilyetliğinin bulunmadığının kabulünün gerekeceği, öyle ise, dava konusu taşınmazın kadastro tespit tarihi de göz önüne alındığında, davacının nizalı taşınmaz üzerinde zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının gerçekleşmediğinin sabit olduğu, tüm bu nedenlerle davacının davasının reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Hükümden sonra 25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 Sayılı Yasa'nın 187. maddesi ile 442 Sayılı Köy Kanununa “ 31.12.2009 tarihinden önce belediye haline dönüşmek veya başka bir belediyenin sınırlarına dahil olmak suretiyle tüzel kişiliğini kaybeden köylerde, kendilerine bu kanunun ek 13. maddesine göre taşınmaz satışı yapılan hak sahipleri hakkında satış bedelinin ödenmesi kaydıyla ek 13. maddede öngörülen diğer şartlar uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle henüz kesinleşmemiş davalarda da bu madde hükümleri uygulanır ” şeklinde geçici 1. madde eklenmiştir.Belirtilen yasal düzenleme çerçevesinde işin esası değerlendirilmesinin gerekeceği-
Hükümden sonra 25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa'nın 187. maddesi ile 442 sayılı Köy Kanununa "31.12.2009 tarihinden önce belediye haline dönüşmek veya başka bir belediyenin sınırlarına dahil olmak suretiyle tüzel kişiliğini kaybeden köylerde, kendilerine bu kanunun ek 13. maddesine göre taşınmaz satışı yapılan hak sahipleri hakkında satış bedelinin ödenmesi kaydıyla ek 13. maddede öngörülen diğer şartlar uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle henüz kesinleşmemiş davalarda da bu madde hükümleri uygulanır" şeklinde geçici 1. madde eklenmiştir. Belirtilen yasal düzenleme çerçevesinde işin esası değerlendirilerek karar verilmesinin gerekeceği-
Dosyada mevcut tapu kaydına göre taşınmazın taraflar adına tescilli olduğu, mahalli bilirkişiler ve davacı tanıklarının, özetle nizalı taşınmazın ve dava dışı taşınmazların miras bırakan Ş.’den kaldığını, murisin tüm terekesinin taksim edildiğini, fakat bu yerin taksim dışı bırakıldığını söyledikleri, öyle ise dava konusu taşınmazın tüm tarafların ortak kullanımına bırakılan bir yer olduğunun kabulünün gerektiği-