Davacının malik olduğu taşınmazların kısmen tapusu (sicil kaydı) derecattan geçerek kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edildiği bu durumda davacının tazminat isteminin zapta karşı tekeffül hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği, zapttan doğan davaların 10 yıllık zamanaşımı süresine tabii olduğu ve zamanaşımı süresinin taşınmazın zaptına ilişkin bulunan mahkeme kararının kesinleştiği tarihte başlayacağı-
Hukuksal ehliyete haiz olmadığı ileri sürülerek tapu iptal-tescil isteğine dayalı davanın , yargılama sırasında ölen davacının kendi adına açılması ve ölümüyle terekenin el birliği mülkiyetine tabi olması nedeniyle, tüm mirasçıların katılımı ya da olurlarının sağlanması veyahut tereke temsilcisi huzuruyla yürütülmesinin, TMK'nun 701. ve 702. maddeleri uyarınca yasal bir zorunluluk olduğu-
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan dağ, tepe, genel sular, deniz kumluğu gibi yerler için ihdas yoluyla ya da başka bir şekilde oluşturulan tapu kayıtları yolsuz tescil hükmünde olup, tescil kararlarının ilgilisi lehine bir sonuç doğurmayacağı-
Muris muvazaasına ilişkin açılan tapu iptal ve tescil davalarının herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceğinin gerek Yargıtay ve gerekse doktrince kabul edilen yerleşik içtihatlardan olduğu, bu isteğe bağlı açılan tazminat davalarında zamanaşımı süresinin başlama tarihinin ise iptal ve tescil isteme hakkının ortadan kalkacağı tarih olacağının da sabit olduğu-
Mirasbırakanca yapılan temliklerin genel malvarlığı içerisinde makul düzeyde kalması durumunda taşınmaz devrinin mirastan mal kaçırmak amacına yönelik olmadığı sonucuna varılmasının gerekeceği, hal böyle olunca murisin temlik tarihindeki tüm malvarlığının saptanmasının, davalıya aktarılan tam ve paylı mülkiyet konusu taşınmazların devrinin makul düzeyde kalıp kalmadığının duraksanmayacak biçimde ortaya çıkarılmasının ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği-
Derdest bir davanın varlığından söz edebilmek için davanın tarafları ve sebebi yanında kesin hükümde olduğu gibi dava konusunun da aynı olması gerekmektedir; oysa ki; ilk davada kayıt maliki …'ın taraf sıfatı bulunmamasına rağmen üzerindeki sicil kaydı iptal edilmiş ve böylece Türk Medeni Kanununun 1025.maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumunun oluşmuş olduğu-
Tescilin dayanağı olan idari işlem iptal edilmekle kaydın yolsuz tescil durumuna düşeceği-
Miras bırakanın bir veya birkaç taşınmazını ya da taşınmazlardaki payını temlik ederek kendisine baktırması mümkün iken, sayıca (somut olayda 9 parça) çok fazla taşınmazını temlik etmesindeki gerçek amacın duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmasının çekişmenin çözümü bakımından önem arz edeceği-
Davanın miras hakkından, mülkiyet hakkından kaynaklı tapu iptal ve tescil davası olduğu, bu tür bir davada Tapu Sicil Müdürlüğü'ne husumet düşmeyeceği-
Toplanan delillere göre, miras bırakanın satışa ihtiyacı olmadığı, çok sayıda taşınmazını satmasını gerektirir ihtiyacının ortaya konulmadığı gibi, taşınmazların daha sonraki temlike rağmen dava dışı torun ve babası tarafından kullanıldığının ifade edildiği, bu durumda dava dışı kişiye çekişme konusu taşınmazların temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna ulaşıldığı-